08 March 2010
Subscribe to:
Post Comments (Atom)
İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi Ekibinden, içinden fotoğraf geçen, ödüllü görsel ve yazınsal bir oyun.
Üç günde bir eklenecek yeni görsellerden haberdar olmak için Beslenmecantasi grubuna kayıt ol |
No.53310761
ReplyDelete"Soldier boy why feel blue
Don't you believe that she will be true
It's written in the book
That she was meant for only you..."
herkesin geçtiği bir yol haritası vardır geçmişinde. kaçmanın imkansız olduğu ki kaçmanın eksiye düşürdüğü anlar. çünkü yaşadığınız her saniye sizi siz yapar şimdiki zamanda. basamak basamak değişir bakışlar, basamak basamak çıkarsınız geleceğe giden yolda. ilk basamak atlanmaz, ikiden başlamaz hayat...
ReplyDeletekendine has saç stili ve modada çığır açan kıyafetleriyle sevdiğimiz elvisin kendisi de durumundan hoşnut gözükmüyor.
ReplyDeletebu bakışlar, Kafka'nın bir aforizmasını hatırlattı tam da şimdi; 'bizden istenen olumsuzu yapmaktır, olumlu olanlar zaten bize verilmiştir'...
ReplyDeletesahip olduklarını olumlamak belki kolaydı, olumsuz istendiğinde kral da olsan zor sanki!
üniformalaştırılan siyahla beyazın aynı tonda griye dönüştüğü, isimlerin barkoddan farksız olduğu bir ortamda kaftanı alınmış bir krala ve oyunlarından uzakta bir çocuğa hüzünden başka ne kalır?
ReplyDeleteYalvarmak... Gitmemek için değil, ondan gitmesinler diye. Onu unutmasınlar diye...
ReplyDeletebirgün hepimiz öleceğiz
ReplyDeleteeksiğimiz ve fazlamızla beraber
yaşadım diyebilecek miyiz?...
sistem her türlü aracı kendi çıkarları için kullanır ki denir buna sistemin aletleri. kral da olsan olursun bir gün sistemin aracı. fotograf veya sinema veya resim veya müzük ne fark eder ki. iktidar kurar sistemini ve kullanmak ister gücünü. olay bu...
ReplyDeleteMeşhurlar kendine hastır ya sözde; üniforma içinde sıradanlaştıkları halleri gösterip bizi şaşırtmak ister fotoğrafçılar. Ben Elvis'e değil, mecburi askerliğin icadından bu yana milyonlarca kendine has adam ve kadının nasıl üniformalara tıkıştırılıp sıradanlaştırıldıklarına şaşıyorum.
ReplyDeleteAcıların çocuğu Emrah, ardında da komedi ustası Kemal Sunal :)
ReplyDeleteKral her yerde Kral, pozlar her yerde poz, o da pek bir mahsun ve masum durmus, "vicdanen reddetmis" de bedenen direnememis sanki. Uniforma, parka ve kep bugunkulerden daha tarz, isimlik beyaz atleti tamamlamis, 10 uzerinden 10!
ReplyDeleteşablon x sonsuz da sıfıra mı yakınsar?
ReplyDeletebazen nerde durduğumuzun önemini karşı tarafa geçemediğimiz zaman anlarız.
ReplyDeletebu da bir racon... kesilmiş işte...
ReplyDeleteKral ÇIPLAK !!!
ReplyDeleteMücadele, evrene ve öze uygun nedenlerle yapılıyorsa orada ilahi bir parıltı olabilir. Bu farkedilir. Yok ise, bu dünyasal bir hesaplaşma olsa gerek!
ReplyDeleteElvis'e göre, ırkı ve teninin rengi ne olursa olsun herkes insandır.'.. fenomenleri vardır insanların.. neden hep unuturuz ki bunu.. sistemde bir çark var.. o çarkın içine girince dönmeme gibi bir lüksün olamıyor.. istediği kadar anlamlandırsın sözcükleri.. bu böyledir.. evet, şaşırtıcı bir karardı orduya katılması.. -kendi bile şaşkın- şaşırmamayı öğrenmeye çalışmıyor muyuz zaten..?
ReplyDeletekompozisyon olarak her şeyin yerli yerinde...
ReplyDeletekep kafada, gözler yerde, "kralını tanımam mum ederim adamı" prensibiyle çalışan bir başçavuş (umuyorum) yakınlarda bir yerde.
onu her sorduğumda, "elvis has left the building" derlerdi, inanmazdım. elvis askere gittiğinde, dönmeksizin binayı terk etmişti benim için...
ReplyDeleteO'nu yeniden gördüğü an...
ReplyDeleteAklından şu dizeler geçer...
"Gittin...Aşk da gitti… Tüm sevdalar ıssızlaştı, yüreğim soğudu. Gerçek sandıklarım yalan oldu. Şimdi kendi aksimi göremiyorum aynada. Bu kadar mı yoktuk aslında…"
Ve yeniden sarılır gitarına...Bu sözler bestelenmelidir...
Krallık bitti, demokrasi var artık. Ve bizler, "demokrasi"nin askerleri, henüz bu muhteşem ayrıcalığı tatmamış olanlara demokrasi götürüyoruz, bütün sınırları aşıp üstelik. Bakın, diyoruz, bakın bize, demokrasi böyle bir şey, nasıl da özgürüz hepimiz üniformalarımızın içinde.
ReplyDelete'özlem midir sularda yanmışlığım?
ReplyDeletebeklendiğimi bilsem havalanırdı kuşlarım'
(böyle birşeydi, şairi anımsayamadım)
biz kralı çıplak bilirdik
ReplyDeleteama bu bildiğimiz krallardan değil
insan alıştığı yerden uzaklaşınca
ne de masum oluveriyor
ne de bilinmedik, di mi
adeta sudan çıkmış balığa dönüyor
bu hiç de sahnede şarkı söyleyip
dans etmeye benzemiyor
şimdi kimse adını haykırıp
tezahürat yapmayacak elvis
artık presley sadece
sağ yakanda yazılı duracak bir isim
başa gelen çekilecek elbet
ve belki fotoğrafların da
ama dönüşte krallığına
kaldığın yerden devam
edebileceğini bilmek de
sana büyük bir ilham verecek
hatta belki de alıştığın yerden uzaklaşmak
sana tahmin edemeyeceğin kadar iyi gelecek
Krallığın bittiği, sıradanlığın dayanılmaz hafifliğinin yaşandığı bir kare. Ama acaba hangisi hafiflik, sıradanlık mı yoksa krallık mı?
ReplyDeletesobe
ReplyDeleteDoğmaktı ilk zaferimiz
Bizim ilk bazılarının
kazanabildiği tek savaş
Soğuk bir kış gününde doğmuştuk biz
Ağaçların çiçeklerin toprağa saklandığı bir günde doğabilmek
Kader miydi
Marifet mi ?
-Bizim için
Her yenilgi başka bir zamana ertelenmiş bir kazanım
Her kabuğunu kıramamış tırtıl
Böle arabesk laflara bayılırdık ….
Biz;
Alnımıza kaderin çizdiği çizgide çizgilere basmadan sekmeye çalışırdık
Bir yaz günü sabahın kırağısı inerdi kalbimize de
Yine de güneşe gülümserdik
Biz inanırdık
Yel değirmenleriyle savaşmanın onuruna…
Bin bir renkli bir kelebekti
Yaşayacağı ömrün süresinin ne önemi vardı ki
Biz;
Kumdan kalelerimizi dalganın yıkacağını bile bile yaptık
Desem de inanmayın kumdan kaleleri hayal bile edemezdik
Bozkırlıydık.
Biz;
Taştan evlerimizde oynadığımız oyunlarda anneydik
Babaydık dünyayı kurtarmaya çalışan birer kahramandık ...
Her şey iyi olacak herkes eşit yalanına yıllarca inandık…
Gecenin karanlığında parıldayan yıldızlar
Acılarla misket oynayan çocuklardık
Yaşayabilmek kolay değildi belki hayat denen sahrada
Biz gül değildik bülbülün aşk nağmeleri bestelediği
Peki;
Kaktüs olmak kötü bir şey midir?
Dikenleri var diye
Onu güçlü kılan dikenleri değil midir?
Asıl önemlisi
Marifet dikenlerin arasında açabilen bir çiçekte değil midir
Zannetmeyin ki gülü sevmiyorum kıskanıyorum
Bizi biz kılan aşk değil midir.
Biz;
Birbirimizi bulmaya çalıştığımız oyunlar oynardık çocukluğumuzda
Çok şeyler yapmak isteyip her defasında sen çocuksun karışma denilen o yıllarda
Oyunlar oynardık birbirimizi bulmaya çalıştığımız
Asıl aradığımız kendimizdik belkide…sobe
sanki her şey bir film karesi gibi. hepimiz kralız ya da hepimiz köleyiz.
ReplyDeletebir yıldız düşüyordu gökyüzünden üzerime ve o hiç de öyle uzaktan göründüğü gibi küçük değildi. halbuki kötü bir rüyadan irkilerek uyanırsam ilk gördüğün yıldıza anlat herşeyi, kayıp gider onunla birlikte bütün o seni ürkütenler derlerdi. o yıldız ise üzerime doğru gelen bir yoldaydı. zira kendisini bir sahnede sanarak. yani bir sahne olarak gördüğü yol aslında çıkmaz bir sonuca tekabül edecekti ve fakat o çoktan aralamıştı kırmızı kadifeden perdeyi. artık yutmuştu tozunu sahnenin ve unutmuştu ardında bıraktığı (göğün) yüzünü.
ReplyDeleteKral çıplak!..
ReplyDeleteBazı insanlar siyah, bazıları değil. Bazı insanlar beyaz, bazıları değil.
ReplyDeleteRengim yeşil. Askerim ben, insan değil.
Kaldır başını çocuk.Bırak düne üzülmeyi. Yarın da tıpkı dün gibi olacak.Şimdi yat çocuk! Şimdi kalk! Şimdi hazır ol çocuk, yarın rahat!..
ReplyDeleteBirleşik Devletler Ordusu;
ReplyDeleteyeryüzündeki "her insana" hüzün vaadetmiştir..
"Bence sen de şimdi herkes gibisin" N. Hikmet
ReplyDeleteMAKE ART NOT WAR
ReplyDelete