08 March 2010

Kral bu sefer asker!

33 comments:

  1. No.53310761

    "Soldier boy why feel blue
    Don't you believe that she will be true
    It's written in the book
    That she was meant for only you..."

    ReplyDelete
  2. herkesin geçtiği bir yol haritası vardır geçmişinde. kaçmanın imkansız olduğu ki kaçmanın eksiye düşürdüğü anlar. çünkü yaşadığınız her saniye sizi siz yapar şimdiki zamanda. basamak basamak değişir bakışlar, basamak basamak çıkarsınız geleceğe giden yolda. ilk basamak atlanmaz, ikiden başlamaz hayat...

    ReplyDelete
  3. kendine has saç stili ve modada çığır açan kıyafetleriyle sevdiğimiz elvisin kendisi de durumundan hoşnut gözükmüyor.

    ReplyDelete
  4. bu bakışlar, Kafka'nın bir aforizmasını hatırlattı tam da şimdi; 'bizden istenen olumsuzu yapmaktır, olumlu olanlar zaten bize verilmiştir'...
    sahip olduklarını olumlamak belki kolaydı, olumsuz istendiğinde kral da olsan zor sanki!

    ReplyDelete
  5. üniformalaştırılan siyahla beyazın aynı tonda griye dönüştüğü, isimlerin barkoddan farksız olduğu bir ortamda kaftanı alınmış bir krala ve oyunlarından uzakta bir çocuğa hüzünden başka ne kalır?

    ReplyDelete
  6. Yalvarmak... Gitmemek için değil, ondan gitmesinler diye. Onu unutmasınlar diye...

    ReplyDelete
  7. birgün hepimiz öleceğiz
    eksiğimiz ve fazlamızla beraber
    yaşadım diyebilecek miyiz?...

    ReplyDelete
  8. sistem her türlü aracı kendi çıkarları için kullanır ki denir buna sistemin aletleri. kral da olsan olursun bir gün sistemin aracı. fotograf veya sinema veya resim veya müzük ne fark eder ki. iktidar kurar sistemini ve kullanmak ister gücünü. olay bu...

    ReplyDelete
  9. Meşhurlar kendine hastır ya sözde; üniforma içinde sıradanlaştıkları halleri gösterip bizi şaşırtmak ister fotoğrafçılar. Ben Elvis'e değil, mecburi askerliğin icadından bu yana milyonlarca kendine has adam ve kadının nasıl üniformalara tıkıştırılıp sıradanlaştırıldıklarına şaşıyorum.

    ReplyDelete
  10. Acıların çocuğu Emrah, ardında da komedi ustası Kemal Sunal :)

    ReplyDelete
  11. Kral her yerde Kral, pozlar her yerde poz, o da pek bir mahsun ve masum durmus, "vicdanen reddetmis" de bedenen direnememis sanki. Uniforma, parka ve kep bugunkulerden daha tarz, isimlik beyaz atleti tamamlamis, 10 uzerinden 10!

    ReplyDelete
  12. şablon x sonsuz da sıfıra mı yakınsar?

    ReplyDelete
  13. bazen nerde durduğumuzun önemini karşı tarafa geçemediğimiz zaman anlarız.

    ReplyDelete
  14. bu da bir racon... kesilmiş işte...

    ReplyDelete
  15. Mücadele, evrene ve öze uygun nedenlerle yapılıyorsa orada ilahi bir parıltı olabilir. Bu farkedilir. Yok ise, bu dünyasal bir hesaplaşma olsa gerek!

    ReplyDelete
  16. Elvis'e göre, ırkı ve teninin rengi ne olursa olsun herkes insandır.'.. fenomenleri vardır insanların.. neden hep unuturuz ki bunu.. sistemde bir çark var.. o çarkın içine girince dönmeme gibi bir lüksün olamıyor.. istediği kadar anlamlandırsın sözcükleri.. bu böyledir.. evet, şaşırtıcı bir karardı orduya katılması.. -kendi bile şaşkın- şaşırmamayı öğrenmeye çalışmıyor muyuz zaten..?

    ReplyDelete
  17. kompozisyon olarak her şeyin yerli yerinde...
    kep kafada, gözler yerde, "kralını tanımam mum ederim adamı" prensibiyle çalışan bir başçavuş (umuyorum) yakınlarda bir yerde.

    ReplyDelete
  18. onu her sorduğumda, "elvis has left the building" derlerdi, inanmazdım. elvis askere gittiğinde, dönmeksizin binayı terk etmişti benim için...

    ReplyDelete
  19. O'nu yeniden gördüğü an...
    Aklından şu dizeler geçer...
    "Gittin...Aşk da gitti… Tüm sevdalar ıssızlaştı, yüreğim soğudu. Gerçek sandıklarım yalan oldu. Şimdi kendi aksimi göremiyorum aynada. Bu kadar mı yoktuk aslında…"
    Ve yeniden sarılır gitarına...Bu sözler bestelenmelidir...

    ReplyDelete
  20. Krallık bitti, demokrasi var artık. Ve bizler, "demokrasi"nin askerleri, henüz bu muhteşem ayrıcalığı tatmamış olanlara demokrasi götürüyoruz, bütün sınırları aşıp üstelik. Bakın, diyoruz, bakın bize, demokrasi böyle bir şey, nasıl da özgürüz hepimiz üniformalarımızın içinde.

    ReplyDelete
  21. 'özlem midir sularda yanmışlığım?
    beklendiğimi bilsem havalanırdı kuşlarım'

    (böyle birşeydi, şairi anımsayamadım)

    ReplyDelete
  22. biz kralı çıplak bilirdik
    ama bu bildiğimiz krallardan değil
    insan alıştığı yerden uzaklaşınca
    ne de masum oluveriyor
    ne de bilinmedik, di mi
    adeta sudan çıkmış balığa dönüyor
    bu hiç de sahnede şarkı söyleyip
    dans etmeye benzemiyor
    şimdi kimse adını haykırıp
    tezahürat yapmayacak elvis
    artık presley sadece
    sağ yakanda yazılı duracak bir isim
    başa gelen çekilecek elbet
    ve belki fotoğrafların da
    ama dönüşte krallığına
    kaldığın yerden devam
    edebileceğini bilmek de
    sana büyük bir ilham verecek
    hatta belki de alıştığın yerden uzaklaşmak
    sana tahmin edemeyeceğin kadar iyi gelecek

    ReplyDelete
  23. Krallığın bittiği, sıradanlığın dayanılmaz hafifliğinin yaşandığı bir kare. Ama acaba hangisi hafiflik, sıradanlık mı yoksa krallık mı?

    ReplyDelete
  24. sobe
    Doğmaktı ilk zaferimiz
    Bizim ilk bazılarının
    kazanabildiği tek savaş
    Soğuk bir kış gününde doğmuştuk biz
    Ağaçların çiçeklerin toprağa saklandığı bir günde doğabilmek
    Kader miydi
    Marifet mi ?
    -Bizim için
    Her yenilgi başka bir zamana ertelenmiş bir kazanım
    Her kabuğunu kıramamış tırtıl
    Böle arabesk laflara bayılırdık ….
    Biz;
    Alnımıza kaderin çizdiği çizgide çizgilere basmadan sekmeye çalışırdık
    Bir yaz günü sabahın kırağısı inerdi kalbimize de
    Yine de güneşe gülümserdik
    Biz inanırdık
    Yel değirmenleriyle savaşmanın onuruna…
    Bin bir renkli bir kelebekti
    Yaşayacağı ömrün süresinin ne önemi vardı ki
    Biz;
    Kumdan kalelerimizi dalganın yıkacağını bile bile yaptık
    Desem de inanmayın kumdan kaleleri hayal bile edemezdik
    Bozkırlıydık.
    Biz;
    Taştan evlerimizde oynadığımız oyunlarda anneydik
    Babaydık dünyayı kurtarmaya çalışan birer kahramandık ...
    Her şey iyi olacak herkes eşit yalanına yıllarca inandık…
    Gecenin karanlığında parıldayan yıldızlar
    Acılarla misket oynayan çocuklardık

    Yaşayabilmek kolay değildi belki hayat denen sahrada
    Biz gül değildik bülbülün aşk nağmeleri bestelediği
    Peki;
    Kaktüs olmak kötü bir şey midir?
    Dikenleri var diye
    Onu güçlü kılan dikenleri değil midir?
    Asıl önemlisi
    Marifet dikenlerin arasında açabilen bir çiçekte değil midir
    Zannetmeyin ki gülü sevmiyorum kıskanıyorum
    Bizi biz kılan aşk değil midir.
    Biz;
    Birbirimizi bulmaya çalıştığımız oyunlar oynardık çocukluğumuzda
    Çok şeyler yapmak isteyip her defasında sen çocuksun karışma denilen o yıllarda
    Oyunlar oynardık birbirimizi bulmaya çalıştığımız
    Asıl aradığımız kendimizdik belkide…sobe

    ReplyDelete
  25. sanki her şey bir film karesi gibi. hepimiz kralız ya da hepimiz köleyiz.

    ReplyDelete
  26. bir yıldız düşüyordu gökyüzünden üzerime ve o hiç de öyle uzaktan göründüğü gibi küçük değildi. halbuki kötü bir rüyadan irkilerek uyanırsam ilk gördüğün yıldıza anlat herşeyi, kayıp gider onunla birlikte bütün o seni ürkütenler derlerdi. o yıldız ise üzerime doğru gelen bir yoldaydı. zira kendisini bir sahnede sanarak. yani bir sahne olarak gördüğü yol aslında çıkmaz bir sonuca tekabül edecekti ve fakat o çoktan aralamıştı kırmızı kadifeden perdeyi. artık yutmuştu tozunu sahnenin ve unutmuştu ardında bıraktığı (göğün) yüzünü.

    ReplyDelete
  27. Bazı insanlar siyah, bazıları değil. Bazı insanlar beyaz, bazıları değil.
    Rengim yeşil. Askerim ben, insan değil.

    ReplyDelete
  28. Kaldır başını çocuk.Bırak düne üzülmeyi. Yarın da tıpkı dün gibi olacak.Şimdi yat çocuk! Şimdi kalk! Şimdi hazır ol çocuk, yarın rahat!..

    ReplyDelete
  29. Birleşik Devletler Ordusu;
    yeryüzündeki "her insana" hüzün vaadetmiştir..

    ReplyDelete
  30. "Bence sen de şimdi herkes gibisin" N. Hikmet

    ReplyDelete