28 February 2010

Bir Nikos Economopoulos fotoğrafı


Bazı arkadaşlarımız yalnızca okumayı seçiyor. Oku oku nereye kadar! Artık senin de bir kaç kelamda bulunma zamanın gelmedi mi ?

Bir sonraki görselde buluşmak üzere...

43 comments:

  1. müzik de bir çeşit bağımlılık değil midir?

    ReplyDelete
  2. Güzelim Balkanlar ! Belki Trakya burası, belki Yunanistan, belki de Makedonya. Netice de çok da önemli değil. Belki bir düğün alayının bir parçası bu adamlar, belki de sokak çalgıcıları eve ekmek götürecek. Görev başında içilmez kuralını takmayan. Her daim içelim eğlenelim modunda. Yaşamayı seven, bilen insanlar.
    Bir film izlemek istedim şimdi Balkanlarda geçen, şöyle nefis müzikleri olan.

    ReplyDelete
  3. zurnanın zırt dediği yerde gördüm şişe dibini...

    ReplyDelete
  4. hiç gülümsemeyen bir yalnızlığın
    kederlere gark olmuş bir gidişatı değil ki yaşam
    elbette bileceğiz
    gücün güçsüze yaptıklarını
    çivisi çıkmış dünyanın -hızlı-aksak yuvarlanışını
    ama işte
    insan denen mahlukat ve yaptıkları
    öyle tanımlara çerçevelere sığacak gibi değil
    var nüvesinde bir alamet
    o yüzden gülümseyeceksin
    hep gülümseyeceksin kardeş
    hem de kederlerinle isyanlarınla gülümseyeceksin
    ironisiz bir anı yok ki bu yaşamın
    güç dediğin şey işte orada saklı...

    ReplyDelete
  5. Alkol bütün kötülüklerin anası...
    Ana gibi yar olmaz :-)
    Müzik ruhun gıdası...
    Beslenmeden yaşanmaz.

    ReplyDelete
  6. “YOK” olup kaçsam, karanlıklarda sabahlasam, bir şişenin dibinde,bir zurnanın çatlak sesinde,bir izbenin kesif kokusunda…
    Yine yakalar beni çoğul yalnızlığım…

    ReplyDelete
  7. İki dudağımı kullanarak yaptığım her şey ne çok keyif veriyor bana...
    Altan

    ReplyDelete
  8. Annem görse, içki içme fotoğrafa küçük düşersin derdi. Sağdaki gölgenin sahibi ne içmiş de bu kadar silinmiş?" diye düşünürdüm ben de.

    Aşıktır. Belki de yalnızdır.
    -
    "Gözümde yaş,bomboş elim,hiçbir şeyin dibindeyim."

    ReplyDelete
  9. biri efkarindan icer digeri keyfinden calar. hayat böyledir iste herkes kendi aleminde...

    ReplyDelete
  10. siyahlı adam oranın lekesi. öyle ki gözlerim sulanıyor, boğazımda bilindik bir alkol tadı sanki. notaları bilmem, ama müzik sonunda hüzünlü. filmler aklıma geliyor. ama hayır, bir kusturica filminde değilim. tek başınalık fazla geliyor, ondan.

    ReplyDelete
  11. kederle sevinç ne kadar yakın birbirine. bir eğlencenin sonları mı yoksa bütün dünyaya sırtını dönmüş her şeyden vazgeçmiş -elindeki şişe hariç- gözlerini karşısındaki gölgeye dikmiş bir adamın fotografı mı? keyfin ve kederin anı..

    ReplyDelete
  12. daha güçlü bir ses çıkarmak değildi derdi.iyi de kim biliyordu.amannnn dinlemek kulakla mı oluyordu zaten.dikti şişeyi kafasına eyleme katıldı.evrende bir çatı kurdular ki, değme gitsin...

    ReplyDelete
  13. hayat, işte böyle sade...
    süslemelere yer vermeyecek kadar...
    hem zaten bıkmadınız mı güzellemelerden?????

    ReplyDelete
  14. Arkada bu kadar eğlence varken bazıları gölgede kalıyor haliyle..

    ReplyDelete
  15. Cheers! Salud! A votre sante!

    Şerefe içeriz, sağlığa, neşeye... Bırak hepsini bir yana, hadi gel ‘sipariş gelinler’e içelim bu kez; uzak düğünlerine yolcularken onları, kıyıda kalan aşıkla beraber aşka içelim!

    Meraklısı için: “Gelinler” Filmi
    Orijinal Adı: Nyfes
    Yönetmen: Pantelis Voulgaris
    Yapım: 2004 / Yunanistan

    ---
    Ve bir şarkı...
    “Kadehimi vurdum Karşıyaka’ya / Efeler kalktı şerefe / Sevgimi attım dostlar tuttu / Bir ağıt yaktık kadere…”

    ReplyDelete
  16. yaşamın kıyısında hayatını idame ettirmeye çalışan iki karakter ,birisi işsizlikten sanatını sokakta yapar, biride parasızlıktan kafayı barda değilde sokakta çeker.ortak mekan arasokaklar yada en güzel duvardipleri.

    ReplyDelete
  17. Kimi içindeki boşluğa şişeler dolusu mey boşaltır .. Kimi içinden dolup taşanı yaşama doğru üfler ..

    ReplyDelete
  18. Göçebe düğünlerim, çingene zamanlarıma götürdün beni; sormadan, keyfekeder. Öyle lüzumsuz mutluydum ki, zil zurna eşliğinde zilzurna içtim seni. Uyandığımda kan kaybından ölmüştün…

    ReplyDelete
  19. iki elimle başarabilirm bir çok şeyi ama yıkabilirmde:(dudaklarımdan dökülen sözler ben yapar beni ama birde benlikten çıkarır:(
    insan kendiyle herşey yapabilir...
    bir devde yaratbilirsin alçak gönüllüğünden birşey kaybetmezse!ama hiçbişey de yapabilir şişenin dibinde görünmeyen son damla gibi...yani herşey sensin yine herşeyde hiçbişeyde.

    ReplyDelete
  20. Seninle aramızdaki öylesine çıkarsız bir tamlama ki,, Sen nefes üfledikçe, Ben yudum çekiyorum,, Sen şarkı söyledikçe, Ben esrik geziyorum..

    Yada;
    Yarım ha, yarım hava, yarım hava çalsana..

    ReplyDelete
  21. bu belki de herkesin öyküsüdür ya da herkes kendi öyküsünde bir başkasıdır..

    ReplyDelete
  22. Kulaklarım ayyaş, gözlerim bozuk benim. Şişe dibi bir cam takarım, sonra yürürüm. Adımlarım kararsız,hep ikiyi bir etme çabasında. Derken derken bir notaya çarparım. Hey gidiii! Bütün keder saçılır etrafa. Dedim ya kulaklarım ayyaş, durmaz işte ondan sonra...

    ReplyDelete
  23. Bir sokak düğünü sanki? Müzik kopartmış insanları sıkıntılarından, döktürüyorlar gönüllerince yan tarafta.Bazılarıda izleyerek, alkış tutarak katılıyor kutlamaya. Bitaneside, belki kopabilmek için ortamdan, belkide daha fazla katılabilmek için ortama, yada kimbilir sadece sevdiği için tadını, vurmuş şişenin dibine. Vursun tabi yaa, aradabir iyidir...

    ReplyDelete
  24. ve o, o kadar günahsız ki. ah şimdi ölsem diyorum. havada asılı kalan tüm doğaçlamalara dâhil, tek bir nokta olabilmek için. ah şimdi ölsem. dört yanımda raks eden tüm ezgilere içkin tek bir nota olabilmek, yaşamın çığlığına bir es verebilmek için. her anı göz kapaklarıma tutunuyor. her açıp kapamamla batıyor. çıkıyor. tıpkı filmlerdeki gibi. tıpkı erimesine engel olamadığım koca bir külah zaman gibi. tıpkı dünyaya düşmenin sarhoşluğunu atamayan insanlık gibi.

    ReplyDelete
  25. Hayat bu kadar kolay, kendini ifade edince. Biri ruhu besler, biri bedeni zehirler..
    Biri dışa vurum, biri içe vurum.
    Bu arada, sağ tarafta neler olduğunu merak ediyorum. İkisi de sağa bakıyorken.. Kim, ne yapıyor olabilir.. İkisini de odak noktasına toplayan ne olabilir..

    ReplyDelete
  26. zurna mı tıkalım
    yoksa şarap mı
    ağzımıza
    ya da gölgemiz
    yeter mi
    hani yan duvarda
    ben aşk edeyim
    sen meşk et olmadı
    nasılsa
    sarhoşuz
    her türlü
    yalan mı?

    ReplyDelete
  27. -Müzikten para kazanmak demek parayıveren adamı tatmin etmek durumunda kalman demek. fotoğraf çeksen de böyle.

    sokakta ,sokaktakilere icra etmeli karsılık beklemeksizin.Sokağa kattıgın renk ve bunun yarattıgı keyf yeterli degil mi sence de?

    -Patronlu işlere temkinli yaklaşmalı...

    (muzige yaklastı. izledi-dinledi bi müddet. Ardından cantasından cıkardıgı eski bir makineyi parmagıyla işaret ederek gülümsedi izin istercesine)

    ReplyDelete
  28. Balkanlar ve müzik deyince akla hep 9/8'lik neşeli ezgiler geliyor, oysa 9/8'in hüznü de var, Balkanlar'da, Trakya'da, Kuzey Ege'de çalınır yıllardır.
    İçimize ne çekiyorsak hayattan, dışarı da onu veriyoruz ya, dert çekip hüzün veriyor belki de kimileri. Sonra onun verdiği hüzünle bir başkası dert çekiyor, çek Allah çektirmesin dedirtircesine.

    ReplyDelete
  29. aklın dengesi bozulmuşsa,
    yüce müzikten etkili bir çare,
    daha huzur verici bir ilaç yoktur..
    vilyım şekspir

    ReplyDelete
  30. onların da dahil olduğu aynı kaderi paylaştıkları bir başka yaşam daha var orada gölgede kalan..salt gölgesini gördüğümüz ve içki ve kırık ezgilerini paylaştıkları..hep gölgede kalan izbelerde yaşananların şişeden ve ezgilerden yansımasıdır bizim gördüğümüz zaten...yalnızca kendimizi yalnız,kimsesiz,ıssız hissettiğimiz zamanlarda içki şişesine ve hüzünlü ezgilere sığındığımızda farkettiğimizve kendimizi onlardan saydığımız gölgeler...kalabalıkta ve çoklukta asla farketmediğimiz ya da görmediğimiz gölgeler..

    ReplyDelete
  31. Kimi nefes kulakların pasını siler, kimisi de burnun direğini sızlatır. Birinin sahibi içirdikçe, mest ettikçe çalası gelir, ötekisinin de dinledikçe içesi gelir, böyle bir kısırdöngü sürer gider...

    ReplyDelete
  32. ya üflersin içindekileri melodiler eşliğinde dışavurumunu yaşatırsın herkese ya da çekersin içinde kimsenin bilmediği yerlere nereye varacağını bilmeden...

    ReplyDelete
  33. ya üflemeyi seçersin içindekileri dışarı kimsenin anlamadığı bir zgiyle ya da çekmeyi içine nereye varacağını bilmeden sonunun kimsenin dokunmadığı derinliklerine...

    ReplyDelete
  34. ellerindeki iki şey de nefes kesiyor ne güzel... biri içindekini üflüyor dışarıya, biri içine alıyor şişedekini...maksat güzellik olsun...biri nefesiyle cıvıltılar yaratıyor, üfleyerek güzelleştiriyor, güzelleşmek için yudumluyor diğeri...

    ReplyDelete
  35. içelim, müziği içelim!
    kadını içelim, erkeği içelim.
    yutalım birbirimizi, insanı içelim.
    çağıranlar olacak
    bırakalım.
    burada durup
    kendi içimize sinelim.

    ReplyDelete
  36. Ne hüznün yeri var sessiz bir haykırış, bir isyan için; ne de eğlenmenin yeri; dertleri bertaraf edip neşe katmak için bünyeye... Ama içmek için ve hatta içip unutmak için müzik lazımdır... Müziğe ise hem dert lazımdır hem neşe, daha çok gelişsin diye... Burada ne mi var? Ne neşe, ne hüzün... Beklenti var bu fotoğrafta. Birinin 'mangır' tüm derdi, diğerinin bağımlılık giriyor kanına yudum yudum...

    ReplyDelete
  37. Efkarlanmak için de dağıtıp eğlenmek için de aynı meyhaneye gidip aynı müzikleri dinlemem ne tuhaf. O yüzden herhalde bazen müzik ve alkol yanlış tepkimeye giriyor, dağıtacakken dağılmış buluyorum kendimi.

    ReplyDelete
  38. esler-paslar. bazen uzadıkça uzuyor.

    ReplyDelete
  39. Bizde bir deyim vardır.
    ZİL+ZURNA=SARHOŞ(ŞOHRAS)
    İki sanatçıya da bravo,müzik aletlerini harika
    kullanıyorlar.Kulağımın ve gözümün pası silindi.

    ReplyDelete
  40. meyhanenin sadeleşmiştirilmiş hali.

    ReplyDelete