Bazı arkadaşlarımız yalnızca okumayı seçiyor. Oku oku nereye kadar! Artık senin de bir kaç kelamda bulunma zamanın gelmedi mi ?
Bir sonraki görselde buluşmak üzere...
İstanbul Hatırası Fotoğraf Merkezi Ekibinden, içinden fotoğraf geçen, ödüllü görsel ve yazınsal bir oyun.
Üç günde bir eklenecek yeni görsellerden haberdar olmak için Beslenmecantasi grubuna kayıt ol |
müzik de bir çeşit bağımlılık değil midir?
ReplyDeleteGüzelim Balkanlar ! Belki Trakya burası, belki Yunanistan, belki de Makedonya. Netice de çok da önemli değil. Belki bir düğün alayının bir parçası bu adamlar, belki de sokak çalgıcıları eve ekmek götürecek. Görev başında içilmez kuralını takmayan. Her daim içelim eğlenelim modunda. Yaşamayı seven, bilen insanlar.
ReplyDeleteBir film izlemek istedim şimdi Balkanlarda geçen, şöyle nefis müzikleri olan.
zurnanın zırt dediği yerde gördüm şişe dibini...
ReplyDeletehiç gülümsemeyen bir yalnızlığın
ReplyDeletekederlere gark olmuş bir gidişatı değil ki yaşam
elbette bileceğiz
gücün güçsüze yaptıklarını
çivisi çıkmış dünyanın -hızlı-aksak yuvarlanışını
ama işte
insan denen mahlukat ve yaptıkları
öyle tanımlara çerçevelere sığacak gibi değil
var nüvesinde bir alamet
o yüzden gülümseyeceksin
hep gülümseyeceksin kardeş
hem de kederlerinle isyanlarınla gülümseyeceksin
ironisiz bir anı yok ki bu yaşamın
güç dediğin şey işte orada saklı...
Alkol bütün kötülüklerin anası...
ReplyDeleteAna gibi yar olmaz :-)
Müzik ruhun gıdası...
Beslenmeden yaşanmaz.
“YOK” olup kaçsam, karanlıklarda sabahlasam, bir şişenin dibinde,bir zurnanın çatlak sesinde,bir izbenin kesif kokusunda…
ReplyDeleteYine yakalar beni çoğul yalnızlığım…
İki dudağımı kullanarak yaptığım her şey ne çok keyif veriyor bana...
ReplyDeleteAltan
Annem görse, içki içme fotoğrafa küçük düşersin derdi. Sağdaki gölgenin sahibi ne içmiş de bu kadar silinmiş?" diye düşünürdüm ben de.
ReplyDeleteAşıktır. Belki de yalnızdır.
-
"Gözümde yaş,bomboş elim,hiçbir şeyin dibindeyim."
biri efkarindan icer digeri keyfinden calar. hayat böyledir iste herkes kendi aleminde...
ReplyDeletesiyahlı adam oranın lekesi. öyle ki gözlerim sulanıyor, boğazımda bilindik bir alkol tadı sanki. notaları bilmem, ama müzik sonunda hüzünlü. filmler aklıma geliyor. ama hayır, bir kusturica filminde değilim. tek başınalık fazla geliyor, ondan.
ReplyDeletekederle sevinç ne kadar yakın birbirine. bir eğlencenin sonları mı yoksa bütün dünyaya sırtını dönmüş her şeyden vazgeçmiş -elindeki şişe hariç- gözlerini karşısındaki gölgeye dikmiş bir adamın fotografı mı? keyfin ve kederin anı..
ReplyDeletedaha güçlü bir ses çıkarmak değildi derdi.iyi de kim biliyordu.amannnn dinlemek kulakla mı oluyordu zaten.dikti şişeyi kafasına eyleme katıldı.evrende bir çatı kurdular ki, değme gitsin...
ReplyDeletehayat, işte böyle sade...
ReplyDeletesüslemelere yer vermeyecek kadar...
hem zaten bıkmadınız mı güzellemelerden?????
Arkada bu kadar eğlence varken bazıları gölgede kalıyor haliyle..
ReplyDeleteCheers! Salud! A votre sante!
ReplyDeleteŞerefe içeriz, sağlığa, neşeye... Bırak hepsini bir yana, hadi gel ‘sipariş gelinler’e içelim bu kez; uzak düğünlerine yolcularken onları, kıyıda kalan aşıkla beraber aşka içelim!
Meraklısı için: “Gelinler” Filmi
Orijinal Adı: Nyfes
Yönetmen: Pantelis Voulgaris
Yapım: 2004 / Yunanistan
---
Ve bir şarkı...
“Kadehimi vurdum Karşıyaka’ya / Efeler kalktı şerefe / Sevgimi attım dostlar tuttu / Bir ağıt yaktık kadere…”
yaşamın kıyısında hayatını idame ettirmeye çalışan iki karakter ,birisi işsizlikten sanatını sokakta yapar, biride parasızlıktan kafayı barda değilde sokakta çeker.ortak mekan arasokaklar yada en güzel duvardipleri.
ReplyDeleteKimi içindeki boşluğa şişeler dolusu mey boşaltır .. Kimi içinden dolup taşanı yaşama doğru üfler ..
ReplyDeleteGöçebe düğünlerim, çingene zamanlarıma götürdün beni; sormadan, keyfekeder. Öyle lüzumsuz mutluydum ki, zil zurna eşliğinde zilzurna içtim seni. Uyandığımda kan kaybından ölmüştün…
ReplyDeleteiki elimle başarabilirm bir çok şeyi ama yıkabilirmde:(dudaklarımdan dökülen sözler ben yapar beni ama birde benlikten çıkarır:(
ReplyDeleteinsan kendiyle herşey yapabilir...
bir devde yaratbilirsin alçak gönüllüğünden birşey kaybetmezse!ama hiçbişey de yapabilir şişenin dibinde görünmeyen son damla gibi...yani herşey sensin yine herşeyde hiçbişeyde.
Seninle aramızdaki öylesine çıkarsız bir tamlama ki,, Sen nefes üfledikçe, Ben yudum çekiyorum,, Sen şarkı söyledikçe, Ben esrik geziyorum..
ReplyDeleteYada;
Yarım ha, yarım hava, yarım hava çalsana..
bu belki de herkesin öyküsüdür ya da herkes kendi öyküsünde bir başkasıdır..
ReplyDeleteKulaklarım ayyaş, gözlerim bozuk benim. Şişe dibi bir cam takarım, sonra yürürüm. Adımlarım kararsız,hep ikiyi bir etme çabasında. Derken derken bir notaya çarparım. Hey gidiii! Bütün keder saçılır etrafa. Dedim ya kulaklarım ayyaş, durmaz işte ondan sonra...
ReplyDeleteBir sokak düğünü sanki? Müzik kopartmış insanları sıkıntılarından, döktürüyorlar gönüllerince yan tarafta.Bazılarıda izleyerek, alkış tutarak katılıyor kutlamaya. Bitaneside, belki kopabilmek için ortamdan, belkide daha fazla katılabilmek için ortama, yada kimbilir sadece sevdiği için tadını, vurmuş şişenin dibine. Vursun tabi yaa, aradabir iyidir...
ReplyDeleteve o, o kadar günahsız ki. ah şimdi ölsem diyorum. havada asılı kalan tüm doğaçlamalara dâhil, tek bir nokta olabilmek için. ah şimdi ölsem. dört yanımda raks eden tüm ezgilere içkin tek bir nota olabilmek, yaşamın çığlığına bir es verebilmek için. her anı göz kapaklarıma tutunuyor. her açıp kapamamla batıyor. çıkıyor. tıpkı filmlerdeki gibi. tıpkı erimesine engel olamadığım koca bir külah zaman gibi. tıpkı dünyaya düşmenin sarhoşluğunu atamayan insanlık gibi.
ReplyDeleteHayat bu kadar kolay, kendini ifade edince. Biri ruhu besler, biri bedeni zehirler..
ReplyDeleteBiri dışa vurum, biri içe vurum.
Bu arada, sağ tarafta neler olduğunu merak ediyorum. İkisi de sağa bakıyorken.. Kim, ne yapıyor olabilir.. İkisini de odak noktasına toplayan ne olabilir..
zurna mı tıkalım
ReplyDeleteyoksa şarap mı
ağzımıza
ya da gölgemiz
yeter mi
hani yan duvarda
ben aşk edeyim
sen meşk et olmadı
nasılsa
sarhoşuz
her türlü
yalan mı?
-Müzikten para kazanmak demek parayıveren adamı tatmin etmek durumunda kalman demek. fotoğraf çeksen de böyle.
ReplyDeletesokakta ,sokaktakilere icra etmeli karsılık beklemeksizin.Sokağa kattıgın renk ve bunun yarattıgı keyf yeterli degil mi sence de?
-Patronlu işlere temkinli yaklaşmalı...
(muzige yaklastı. izledi-dinledi bi müddet. Ardından cantasından cıkardıgı eski bir makineyi parmagıyla işaret ederek gülümsedi izin istercesine)
Balkanlar ve müzik deyince akla hep 9/8'lik neşeli ezgiler geliyor, oysa 9/8'in hüznü de var, Balkanlar'da, Trakya'da, Kuzey Ege'de çalınır yıllardır.
ReplyDeleteİçimize ne çekiyorsak hayattan, dışarı da onu veriyoruz ya, dert çekip hüzün veriyor belki de kimileri. Sonra onun verdiği hüzünle bir başkası dert çekiyor, çek Allah çektirmesin dedirtircesine.
aklın dengesi bozulmuşsa,
ReplyDeleteyüce müzikten etkili bir çare,
daha huzur verici bir ilaç yoktur..
vilyım şekspir
onların da dahil olduğu aynı kaderi paylaştıkları bir başka yaşam daha var orada gölgede kalan..salt gölgesini gördüğümüz ve içki ve kırık ezgilerini paylaştıkları..hep gölgede kalan izbelerde yaşananların şişeden ve ezgilerden yansımasıdır bizim gördüğümüz zaten...yalnızca kendimizi yalnız,kimsesiz,ıssız hissettiğimiz zamanlarda içki şişesine ve hüzünlü ezgilere sığındığımızda farkettiğimizve kendimizi onlardan saydığımız gölgeler...kalabalıkta ve çoklukta asla farketmediğimiz ya da görmediğimiz gölgeler..
ReplyDeleteKimi nefes kulakların pasını siler, kimisi de burnun direğini sızlatır. Birinin sahibi içirdikçe, mest ettikçe çalası gelir, ötekisinin de dinledikçe içesi gelir, böyle bir kısırdöngü sürer gider...
ReplyDeleteya üflersin içindekileri melodiler eşliğinde dışavurumunu yaşatırsın herkese ya da çekersin içinde kimsenin bilmediği yerlere nereye varacağını bilmeden...
ReplyDeleteya üflemeyi seçersin içindekileri dışarı kimsenin anlamadığı bir zgiyle ya da çekmeyi içine nereye varacağını bilmeden sonunun kimsenin dokunmadığı derinliklerine...
ReplyDeleteellerindeki iki şey de nefes kesiyor ne güzel... biri içindekini üflüyor dışarıya, biri içine alıyor şişedekini...maksat güzellik olsun...biri nefesiyle cıvıltılar yaratıyor, üfleyerek güzelleştiriyor, güzelleşmek için yudumluyor diğeri...
ReplyDeleteiçelim, müziği içelim!
ReplyDeletekadını içelim, erkeği içelim.
yutalım birbirimizi, insanı içelim.
çağıranlar olacak
bırakalım.
burada durup
kendi içimize sinelim.
sadece gölgeyim bu hayatta..
ReplyDeleteNe hüznün yeri var sessiz bir haykırış, bir isyan için; ne de eğlenmenin yeri; dertleri bertaraf edip neşe katmak için bünyeye... Ama içmek için ve hatta içip unutmak için müzik lazımdır... Müziğe ise hem dert lazımdır hem neşe, daha çok gelişsin diye... Burada ne mi var? Ne neşe, ne hüzün... Beklenti var bu fotoğrafta. Birinin 'mangır' tüm derdi, diğerinin bağımlılık giriyor kanına yudum yudum...
ReplyDeleteEfkarlanmak için de dağıtıp eğlenmek için de aynı meyhaneye gidip aynı müzikleri dinlemem ne tuhaf. O yüzden herhalde bazen müzik ve alkol yanlış tepkimeye giriyor, dağıtacakken dağılmış buluyorum kendimi.
ReplyDeleteesler-paslar. bazen uzadıkça uzuyor.
ReplyDeleteBizde bir deyim vardır.
ReplyDeleteZİL+ZURNA=SARHOŞ(ŞOHRAS)
İki sanatçıya da bravo,müzik aletlerini harika
kullanıyorlar.Kulağımın ve gözümün pası silindi.
meyhanenin sadeleşmiştirilmiş hali.
ReplyDeleteMesele duvarın arkası..
ReplyDeleteparfümün dansı.
ReplyDelete