24 February 2010

Yeni Fotoğraf

Ne çok şiir sever varmış aramızda sen de farkentin mi ? Biz farkettik ve çok hoşumuza gitti. Hazırsanız yeni fotoğrafa geçelim..ç


36 comments:

  1. Gençliğin en güzel yanı: insanın dilediği yerde, kimseleri umursamadan dilediği gibi davranabilmesi.
    Gençliğin en çelişkili yanı: insanın bir taraftan herkes gibi olmamaya çalışırken, bir taraftan benzerlerini araması, benzerlerinle bir arada olmaya çalışması.
    Gençliğin en hüzünlü yanı: güzelliğinin farkına bile varamadan geçip gitmesi. Daha yürünecek çok yol var derken, yaşamın ağır ve sıkıcı sorumlulukları, zorunlulukları bir "kara gölge" gibi çöküverir ya insanın sırtına...

    ReplyDelete
  2. "bana lükslerimi verin, temel gereksinimlerim olmadan da yaşarım." oscar wilde

    ReplyDelete
  3. Elvis Presley. Briyantin. Grease&John Travolta.

    ReplyDelete
  4. Canti evet! herşey sonuna kadar canti'de,
    keşke şu gençlik rüzgarı bu kadar hızlı esmese, ve herşey bu kadar hızlı bizden geçmese,
    ve saçları beyaza, yaşları siyaha bu kadar hızlı bezemese,,,
    Rüzgarı durdurmalı arada, fotoğraf çeker gibi.
    Ama sadece rüzgarı daha iyi içebilmek için.

    ııyyykkkk, dönüp okudum da,
    neyse oyun oyundur :)

    ReplyDelete
  5. Ömrün öğle vakti, güneş en tepesinde zamanın. Hani şöyle bir dursak, gölgemiz ayaklarımızın altında eziliyor. Umarsızız, ummadığımızdan değil, umursamadığımızdan. Ellerimiz, saçlarımızın durmak bilmeyen gezgini.Genciz o vakit, ne kadar vaktimiz varsa daha batıya varmaya, o kadar genciz.
    Biliriz sonra, hep daha sonra, tuttuğumuz dikiz aynasında görürüz, yanından geçip gittiğimiz ne varsa...

    ReplyDelete
  6. ayna ayna söyle bana
    göster yüzümü en karanlığa
    gölgem şimdi bir siyah gibi
    saçlarımdaki jöle misali
    janti miyim değil miyim
    yoksa ben bir köle miyim
    ellerim ve deri ceketim
    hazır mıyız aldanmaya
    yürüyenler yürüsünler
    bizden bi'şey beklesinler
    yerlerdeki tüm çizgiler
    ak mı kara mı söylesinler
    ayna ayna söyle bize
    belki son söz niyetine
    travolta gelse şimdi
    değer mi bu briyantine

    ReplyDelete
  7. Deli Kadir tarak kullanırdı... Briyantin bulamayanların limon sürdüğü dönemlerde...

    ReplyDelete
  8. ayna ayna söyle bana benden daha yakışıklısı var mı bu dünyada!!!

    ReplyDelete
  9. Eskiden olsaydı, "şu özentilere bak, kendilerinden kaçan maskeliler.." diyebilirken, şimdi.. Şimdi "kendilerine yer açan insanlar, ortak noktalarda buluşanlar" olarak görüyorum. Tuhaf :) Mutlu görünüyorlarsa gerçekten, onlar adına sevinmek geliyor içimden. Ne kadar üzgün olsam da bazen, inanıyorum ki mutluluk da bulaşıcıdır, paylaşıldıkça çoğalır. Mutlu yüzler görmektir insana umut veren. Demektir ki ben de mutlu olacağım yakında..

    ReplyDelete
  10. Hani insan sosyal bir hayvandır gibi tanımlamalar yapılır ya...Al bendende bir tane
    İnsan aynaya bakan hayvandır.

    ReplyDelete
  11. ilgisizliğini başkasına ilgi diye öne süren....acaba ilgisini kendisine ne diye sunar....demiş Özdemir Asaf

    ReplyDelete
  12. Kavanozları, şişeleri var modern dünyanın.
    İtiş kakış değil üstelik, kendi isteğinle tıkar seni içine.
    Sıkıca kapatır sonra ve rafa dizer sıra sıra...

    ReplyDelete
  13. farklı olmaya çalışsalar da yine de birbirinin aynısı adamlar. gözlerinde güneş gözlügü saçları iyice taranmış, fotografın görünmeyen yerinde motosiklet bekliyor olmalı onları. ve tabii ki onlar kadar havalı kızlara gideceklerdir.

    ReplyDelete
  14. hayatın öncelikleri ne kadar farklı ve çeşitli insan için... dünyayı verseler 1 dakika duramam bu katı ve yapışık saçlarla, ama bir de onlara sor, ayna ayna hadi söyle bana diye başlayacaklar hikayeye... üstelik o bir "black shadow".
    bazı insanlar için yaşam tatmini bu kadar kolay, bir imajın içine sığıvermek; hepsi bu...

    ya imajlara, görüntülere, ezberlere sığamayanlar... onların seçimi vizörün önünde değil de arkasında olmaksa eğer, sığamayışın hikayesini yazmaksa, çok geç... bugün vizörün arkasındaki de en az önündeki kadar nesneleşti.

    çünkü; hani derler ya; nerde çokluk orada .....

    ReplyDelete
  15. sana baktığımda gördüğüm ben
    bana baktığında gördüğün sen
    ne sen varsın ne de ben
    hepimiz birer siyah gölgeyiz
    ters ışıkta birbirimizin üstüne düşen

    ReplyDelete
  16. Mavi boncuk takta gel..
    Gören maşallah desin..
    Özlem dolu kalbimde sevmek kadar güzelsin..

    ReplyDelete
  17. Amerikan güreşçilerinin tıpkı bu arkadaşımızın sırtında yazan gibi yaman lakaplar ve ona uygun karakterler edinmesi adettendir. Kimisi simli süslü bir kıyafetle sözümona bir Arap şeyhi olur, kamuflaj renklerinde bir taytla ringe çıkan sözümona kahraman Amerikan askeriyle dövüşür. Ringde dehşet saçar, hazırlanırken mesaisini kostüm provası ve saç boyasına harcar. Yaman olmak kolay iş değil kısacası, kozmetik yardım olmadan.

    ReplyDelete
  18. kamerasız bir film seti, daha gerçekçi sanki!

    ReplyDelete
  19. Pret-a-Porter
    'Hazır giyim' bir yürek göğüs boşluğunda. Gölgesi yok. Olsun varsın, marketten uydurmuş birini kalıbına. Kantara koydum ruhunu, milim titremedi. Leyla desen, ‘Fuzuli’ işlere ayıracak vakit yok. 'Nergis' diyor adına; ama nerden bulacaksın asfaltın ortasında şöyle gönle uygun boğulacak bir vaha…

    ReplyDelete
  20. ve bıraktı ona vadedilen ölü gerçeği ve sordu avuçlarında kavrayıp sırından başka herşeyi göstermesini istediği varlığa. o gerçekten var mıydı ve varsaydığı kendisi miydi? olduğu ve hissettiği gibi. iliklerimize işlemiş gerçek de gerçekte olduğumuzdan çok olmak istediklerimizin toplamıydı aslında. ve olabildiğince kendi gibiyse kapının dışında ayak altında bir paspas olmanın, kartvizitsiz olmanın, tutuksuz yargılanmanın ne önemi vardı ki. kaybedeceğimizi bile bile haz aldığımız elim sende oyunu değil miydi dünya? yahut yere çakılacağını bilen kamikaze pilotu gibi? sorular ve cevaplarına ne gerek vardı ki hem. deniz nedir diye sorulan balığın ne bileyim cevabı gibi değil miydi dünya?

    ReplyDelete
  21. istiklal caddesindekilerin saçları bunlara beş basar... Zaten yaşam saçla başla uğraşmaksa kel kalınca ne yapacaklar merak ediyorum doğrusu:)

    ReplyDelete
  22. Beni sana benzetiyorlar, seni de ona! Onu bana benzitiyorlarsa demek ki sen de bana benziyorsun...Siz de benziyorsanız eğer birbirinize, kim bu aynadaki benzersiz adam?

    ReplyDelete
  23. marjinal yaşamaya çalışmak.. sonuş hep aynı.. iki öz var.. biri aşkın diğeri içkin..

    ReplyDelete
  24. kimliklerimizi sembollere, alışkanlıklara, beğenilere yüklüyoruz. bunları geçmişle harmanlayıp ritüel törenlerle kollektifleştirerek topluluk oluyoruz. bu kollektif hale gelme aşamasında, topluluğun inşası sırasında rol aldığımız, sembolleşen, tek tek insanları birbirine bağlayan, benzeten modellerimiz var. hepimiz bu modellere benzediğimizde kendimizi daha güvende mi hissediyoruz acaba? bu güveni hala onlar gibi olup olmadığımızı aynaya bakıp kontrol ederek tazelemeyi de ihmal etmiyoruz. fakat yolun karşı tarafında modele benzemeyen birisi belki bize doğru: "erkekseniz teker teker gelin" diye bağırıyordur.

    ReplyDelete
  25. Önce kendimizi sevmeliyiz. Hayatı sevmek için işe burdan başlamak lazım. Elimizde bir ayna tutabiliyorsak, elimiz olduğu için sevinmeliyiz. Ayna da kendimize gülümseyebiliyorsak, gören gözlere sahip olduğumuz için bir kez daha mutlu olmalıyız. Gençliğin güzelliği, gençliğin heyecanı başka hadi vakit geçmeden önce aynalara sonra hayata bir gülücük daha.

    ReplyDelete
  26. -reziller gibi içtik güpe gündüz
    deliler gibi didinip durduk bir köşede
    işsiz,güçsüz
    ipsiz,sapsız
    ıpkın,bıkkın
    zehir,sıkkım

    ReplyDelete
  27. Bir gün insan gölgesi ile karşılaşmış…Birbirlerine bakmış ,bakakalmışlar.Aynı ama farklıymışlar….”Nasılmış, nasılmış”
    Konuşmuşlar…
    Biri demiş ben öyle bir yerden geliyorum ki tarifsiz,anlatılmaz,çok acı gördüm çok..Diğeri demiş ki sen ne yaşadıysan ben de aynını yaşadım, savaşlar gördüm, ölümler, işkenceler…
    Sonra bir olmuşlar.
    Acıları da kocaman olmuş…
    Tüm dünyayı sarmış …
    Aynada kendini görememiş insan…
    Yok olmuş kendinde, sonra da zamanda…

    ReplyDelete
  28. Poz kesiyor aynasına bakarken bile. Argoda kısaca 'havalar 1500' denir. Tam da yeridir... Sırtında yazıyor yaşamdaki duruşu; aşikâr... 'Kara Gölge' diyor kendine. 'Bela' gibi görünmek istiyor, 'hanımevlâdı' olmak onun kalemi değil...

    ReplyDelete
  29. Cevap vermiyor kendinden, geçmişim. Kendimden geçmişim... Sövdükçe yaşanmamışlıklara, iğreti bu yaşayan fotoğraflar bana. Bizim sokakların yeryüzünde kocaman oyukları vardı ve sağanak gibi fışkırırdı arabesk. Soluduğumuz kokular bozuk insan kıvamındaydı. Briyantini tanıdığımızda ise tüy kalmamıştı mahalle aralarımızda.

    ReplyDelete
  30. Birzamanlar idealleriyle var olmaya çalıştı gençlik. Buradakilerse imajlarıyla varlıklarını haykırıyorlar dünyaya! Çok değil birkaç yıl sonra, varolma çabalarının yerini varlıklı olma telaşı alacak. Ozaman da bu gençlerin yerinde başka imajlar oturuyor olacak?!...

    ReplyDelete
  31. aynada aradığı kimlik sırtında yazan yazıdaki gibi siyah bir gölge mi aslında sadece?

    ReplyDelete
  32. toplum içinde, farklılaşmanın yeni adresi değişik ol yeter.

    ReplyDelete
  33. Modern dünya hiçbir şey
    Kök salamıyor sana
    herkes kendini aramakta
    kendi boşluğunda...

    aynaya bak bu gün
    kabuğunu soy yüzünün
    bir kere düşün
    neresindesin çocukluğunun..

    ReplyDelete
  34. elvis dinlemekten mütevellit, kralın çekik gözlü soytarılarıydılar ve bir gün kral öldü, yaşasın kral!

    ReplyDelete
  35. "var olmanın dayanılmaz hafifliği"
    daha çok söz için ıkınmak abartılı saptamalara salabilir bünyeyi.

    ReplyDelete
  36. Hayat şov, sokak fuayedir. Oyunda isen şayet kesilen bilet sayısı kadarsın.

    ReplyDelete