15 April 2009

Biliyorum Senin de Hoşuna Gitti

İlk gün için fena sayılmayacak bir katılımla ilk görseli geride bıraktık. Haber grubuna üye olanların yarısı ilk görsele yorum yazdılar... İkinci fotoğraf hemen aşağıda.

Önce ilk günün yorumlarından yola çıkarak ufak bir hatırlatma yapmak istiyorum: Bazı arkadaşlarımız benim de hayal ettiğim gibi, fotoğrafı görünce ne hissetiklerini, akıllarına neler geldiğini yazmışlar. Çok da iyi yapmışlar. Bazı arkadaşlarımız da fotoğrafın gösterdiği ile hissettirdiği arasında tercih haklarını daha çok gösterileni tanımlamak şeklinde kullanmış. İki gözüm, zaten herkesin gördüğü, kafasında farklı farklı anlamlar biçtiği fotoğrafın aslında ne olduğunu saptamaya ve anlatmaya çalışmakla yorma kendini. Fotoğrafları herkesin farklı gördüğü biliyorum ve bunu bir daha kanıtlamak inan kimsenin işine yaramaz. Onun yerine gördüğünün, sende uyandırdığı duygu ve düşünceleri bizimle paylaşsan daha keyifli olur. Yok yok kural koymadım, takdir senin. Biliyorum kervan yolda dizilir.

Hadi herkes hazırsa, başlayalım artık: (Oyunu yeni açan arkadaşlar, buradan başlasınlar: http://beslenmecantasioyunu.blogspot.com/2009/04/islevsel-olann-dsna-ckabilmek.html











39 comments:

  1. Bana çok büyük bir rahatlığı ve huzuru düşündürdü bu fotoğraf. O bayanın yerinde olmayı şuanda çok isterdim.

    Belki de şuan düşündüklerim vize haftasının ortasında olmamdan kaynaklanıyor. Öyleyse ruh hali değiştikçe düşünceler de değişebilir :)

    ReplyDelete
  2. ..teknik olarak güzel fotoğraf..ama kadın o sakin sularda hiç de rahat değil...sakin sularda süzüleceğine..sanki oksijen alabilmek için kendini zorluyor gibi..o da fotoğrafa gergin bir his vermiş...

    ReplyDelete
  3. foto süper ama çok yanıltıcı
    bu haliyle suda (ki bu bedenin bulunduğu dünya) hapsolmuş ama başını dışarı (ki bu ruhunun olmak istediği yer)çıkarmaya çalışan bi kadın;
    foto tamamen ters çevrildiğinde ise özgürce uçan (bedenin özgürlüğü) ama başını karanlığa gömmeye çalışan kadın oluyo

    her iki durumda da yüzünü hiç göremiyoruz ruhuyla bedeni birarada olamıyo

    ReplyDelete
  4. Buradaki hanım her ne kadar bacaklarını hafif hafif çırparak kafasını suyun dışında tutmak suretiyle solunumuna ve yaşamaya devam etse de fotoğrafın ilk aklıma getirdiği şey kotra sahibi zalim ve zengin sevgilisiyle özel bir günü kutladiklari esnada kavga edince adamin boğarak öldürüp kendisini sulara bıraktığı oldu. Önce ayakları suya girse de yavaş yavaş dibe doğru batacak, birkaç saniye sonra yüzünü de göreceğiz sanki. Ne zarif kadınmış, ölümü bile öyle olmuş, o beyaz tuvaletiyle kuğu gibiymiş, karbeyazmış ölümü, ağır ağır sulara gömülmüş diyeceğiz.

    ReplyDelete
  5. "Fotografci karesini cekse de bedenimi asagida tutmaya calisirken, nefes almak icin kasmadan huzurla yatsam, bir de elbiseyi cikarabilsem" derdim ben obje olsaydim.. Yine de bardagin dolu tarafindan bakip is bitince huzurla suda suzulurken uyuyabilecegimi dusunup mutlu olurdum. Gunlerdir kucuk dalgalar uzerimde oynasip yarisirken, gunes icimi tatli tatli isitirken, denizde sirtustu yatip, kollarimi iki yana acip oylece kaldigimi ve getirecegi huzuru hayal ediyordum, bu fotograf bunlari getirdi aklima..

    ReplyDelete
  6. bir yudum su, bir soluk hava
    yaşamanın ve varlığın tek zorunlu gerçekliği,
    kadın olmak, suda olmak, beyaz olmak ise
    ancak onu anlamlı kılan ve güzelleştiren unsurlar olabilir.

    ReplyDelete
  7. şu an olmak istediğim yer burası, bu yüzden ilk bakışta gayet kıskandım kadını :)) hani su içinde kuş kadar hafifsinizdir, huzurdan başka bir şey de yoktur, ufakcık bir hareket su üstünde kalmanıza yeterli olur, süper bir his. Ama sonra kadının üstündeki beyaz kıyafet ölümü çağrıştırdı bana nedense, ölmek istiyor ama tam da karar verememiş gibi, aniden son bir nefes alıp kendini suyun dibine bırakıcakmış izlenimi var, huzursuz oldum biraz, gerilim filmi karesine benzettim, hoşuma gitmedi pek.

    ReplyDelete
  8. Aklıma Melih Cevdet Anday'ın dizeleri geldi:
    "Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
    Oysa hayattıyız hepimiz"

    ReplyDelete
  9. Daha önce görmüştüm bu kareyi ölüm anını ve arafı hatırlatmıştı bana.

    ReplyDelete
  10. Yeni monte edilen sokak lambalarının yoğun sarı ışığının altında cadde kar altında gibi görünüyor. Oysa kuru bir ayaz var. Arabayı köprüye doğru sürüyorum. Etrafta kimsecikler yok. Olsa da fark etmez. Sakinim. Doğru şeyi yaptığımı düşündüğüm için değil, her şeyin kendiliğinden olmasına izin verdim. Kontrol etmeye çalışmıyorum artık. Kaderimin izini sürüyorum.

    Arabayı yolun kenarına çektim. Kıpırdamadan oturuyorum. Hüznün bu kadar boğucu olabildiğini unutmuşum. Hep kelebek kadar hafif ve gamsız olmayı ya da acıyı son damlasına kadar yaşamayı tercih ederim. Hüzün fazla soyut ve bulanık gelir, sıkılırım.

    Dönüp arkama baktım. Masum ve huzurlu görünüyor. Uyuyor gibi. Ona bakıp bir şeylerin yanlış olduğunu düşünmek zor. Arabadan inip onu arka koltuktan alıyorum. Kucağımda hala sıcak. Köprünün korkuluklarına doğru yürüyorum. Vedalaşmak hüzünlü. Köprü çok yüksek değil. Yavaşça bırakıyorum. Beyaz etekleri havalanıyor.

    Düşüşüm yavaş. Su yoğun, soğuk... Islak uzun eteklerim bacaklarıma dolanıyor. Tutunmaya çalışmıyorum. Kendini bırakmak güzel. Beyaz elbisemin suda bıraktığı dalgalı izi izliyorum. Bitti mi düşünüyorum.

    Not: Kadehimi festivalde izlediğim tüm vasat filmlerin şerefine kaldırıyorum.

    ReplyDelete
  11. "ya dışındasındır çemberin ya da içinde yer alacaksın
    kendin içindeyken kafan dışındaysa....
    çaresi yok sevgilim,
    her akşam böyle içip kederlenip mutsuz olacaksın.
    meyhane masalarında kahrolacaksın....."
    yeni türkü
    başka söze hacet yok.

    ReplyDelete
  12. Bana muhtesem bir sekilde huzur verdi bu fotograf.Yuzme sporuyla haşır neşir oldugum için olabilir.O bir iki saatlik nefes nefese yüzme-çırpınma arasında an gelir böyle ters dönerim suda, sanki güzel bir şarkıda Mayte Martin'in o cennetten çıkma sesini dinleyip kahve yudumluyormuşum gibi gelir. Kesinlikle huzur!

    ReplyDelete
  13. Hani iyi filmler vardır... Kadın oyuncu çok guzeldir... Duru ve çarpıcı... Saatler suren bir -hiç makaj yokmuş makyajı-ndan sonra... Bu da öyle! Ölumse, bu nasıl ölum?

    ReplyDelete
  14. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  15. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  16. Bir Yudum Nefes ..

    ReplyDelete
  17. Yerçekimine bıraksam kendimi, huzurla yatar mıyım şu altımda boyluboyunca uzanan kayada yoksa suyun kaldırma kuvvetine güvenip biraz çabalasam hayatımın tüm yükünü çeken omuzlarım çıkar mı su yüzüne? Siz bana bakanlar, aldanmayın beyaz elbiseme, çok da huzurlu değilim hani. Ama öyle tatlı ki canım hesapsızca bırakamıyorum kendimi şu berrak suya. Batsam da eninde sonunda, son bir umut ellerimle iterim kendimi kayadan güç alıp, insanım en nihayetinde...

    ReplyDelete
  18. fotoğraf sanki çekildikten sonra ters çevrilmiş gibi. ölüp de gökyüzüne yükselmeye benzer canlanıp suyun dibinden su yüzeyine çıkmış. tüm vücudu su altında olmasına rağmen yüzünün suyun üstünde kalması nefes almasını sağlıyor. ölümle hayat, suyla hava arasında sıkışmışlık hissi var, ne yüzüyor ne de batıyor...

    ReplyDelete
  19. hepimizde olur ya bazen delişmen bir istek, gitmekle ilgili.. herşeyi bırakıp gitmek, nereye olduğunun bir önemi yok sadece gitmek.. bu gitmelerin en geri dönüşsüzü ölümü kafasında bi kez olsun kurmayan var mıdır bilmiyorum ama.. fotoğraftaki abla da o anlarından birinde sanki.. gitmek istiyor gibi , ama hepimize olduğu gibi aldığımız nefesi terk edip gidecek cesareti yok..kolların konumu ise sanki kontrolünden çıkmasından korkar gibi durumun.. olur da kendi isteği dışında nefesinden ayrı kalacak olursa son bir çabayla tutunabilmek için hayata.. benim algım der ki : bu foto ölümle hayat arasında ama hayata daha yakın .. hepimizde olduğu gibi..

    ReplyDelete
  20. Neydi düşlerimin kaynağı? Ya bana ilham veren, beni buraya getiren neydi? Aslında biliyor musun benim ilgilendiğim bunların cevapları da değildi. Derdim sorulara cevap aramak değil, cevabı sessiz olan sorular sorabilmekti. Sessizce, usul usul...
    Biliyordum ki, çok derinlerde büyük bir istiridyenin içinde mavi bir inci vardı. Beni bekleyen,kımıldamadan. Onu görmüştüm düşlerimde. Beni beklediğini biliyordum. En azından öyle olmasını istiyorum. Çünkü ben onun için derinlerde vurgun yemeyi göze almışım. Beni beklemeli. Çok mu bencilim diye düşündüm bir an! Ama ben onun için vurgun yemeyi göze almışsam, o da beni derinlerde bir başıma bırakıp vurgunumu izlemeyi yeğlememeli. Beklemeli, sessiz sedasız...
    Bu kadar kolay olacağını tahmin etmemiştim.İşte buradayım. Ve bir an, sadece bir an sonra onun yanında olacağım. Her şey ne kadar berrak. Zamansız. Mekansız.
    Acaba şu anda biri elini uzatsa, geri dönecek kadar yürekli miyim? Ya da çıktığım yoldan geri dönmeli miyim? Hayır. Bu kadar huzurlu ve beni bekleyen bir yolum hiç olmamıştı. Bembeyaz ve saf. Hani dünyaya geldiğim an kadar çıplak...
    Yavaşça kayıyorum gökten, topraktan, sudan. Düşüyorum tıpkı cemre gibi. Yanına geliyorum bütün sorularımı bırakıp sessiz. Kimsesiz. Usul usul...

    ReplyDelete
  21. Yürüdüğünü, fotografı saat yönünde 90 derece çevirdiğimde gördüm kızı, üstübeyaz elbsesiyle stargate geçidinden geçmek üzereyken üstelik, fantastik. Üstübeyazına ne anlamlar yüklenir, kirlenir o zaman, bırakın beyaz kalsın elbisesi. 90 derecede yürüyerek geçitten geçmek üzereyken fotografçının açısına döndüm birden, farkettim; her gece aynı rüya, ölüme inat bir solukla, bir nefes onu yaşatan.

    ReplyDelete
  22. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  23. This comment has been removed by the author.

    ReplyDelete
  24. doga, insanoglunun kaybettiği huzuru geri vermiş.
    sessiz,tek kişilik bir vaftiz töreni.ölümden çok yeniden doğuş.affetmiş,arınmış,birleşmiş...

    ReplyDelete
  25. Mısır mitolojisinden bu çağrışım..
    Adı Nut tanrıçamızın..
    Gökyüzü Tanrıçası.
    Gökyüzü olarak dünyanın üzerinde kemer gibi uzanmıştır tasfirlerde...

    ReplyDelete
  26. hayal gucune ne iyi gelir, yasamin agirlasmasi mi hafiflemesi mi?
    bilmiyorum. bildigim, zamanin hayal kurma yetisini korelttigi.
    bu yuzden hangi platformda olursa olsun, dile gelen duslere gipta ile bakarken, gerceklerden ne kadar uzak oldugunu bilebilmenin sadece bize has bir ayricalik oldugu gizli ovuncu ile kendimizi bir sey saniyoruz. en kotusu de bu, insanin kendisini bir "sey" sanmasi...
    oysa "hiclik" dusleri de pesi sira surukler...
    ancak hiclik'in sularinda bogulma tehlikesi gecirenler duslerin anlamini en iyi bilirler, bu yuzden sadece onlar butun duslere katiksiz inanirlar...
    kadraja giresigeliyor insanin...

    ReplyDelete
  27. gerçeği bir tek ben gördüm
    ama yanlışlıkla
    ...
    artık
    hiç
    bir şey
    güzel
    el değmemiş
    ve bakılmamış
    kalamaz
    ne kadar da kolaymış
    hata yapmak,
    yaşamak işte
    bir an için
    öylesine
    nefes alıp vermek
    istemek

    ReplyDelete
  28. ne gideBiLmeyi ne de kaLabiLmeyi beceRemeyiş...

    ReplyDelete
  29. suyun altından, o gizemli dünyadan kaçmaya çalışmak. bilinmezden kaçmak. halbuki saf beyazınla ne de çok yakışırdın suya...

    ReplyDelete
  30. Çok zarif ve bir o kadar da kontrollü. Kuğunun insan biçimini almış hali sanki...

    ReplyDelete
  31. Yasayabilmek icin yuzunu disarida tutmak zorunda olmak ne kotu. Oysa ki asagisi ne kadar dingin ve huzurlu.

    Bir de cok guclu bi sekilde sanki ben de suyun icindeymisim gibi hissediyorum. Ya da bu fotograf benim su anda gercekten gorduklerimmis gibi... Oyle olunca da hem sinirlerim gevsiyo hem de o bayanin yerinde degil de yaninda oldugum icin seviniyorum.

    ReplyDelete
  32. Selvi boylu, anoreksik, ve victoria’s secret’in ‘saflik timsali ozel koleksiyonu’ndan alinmis beyaz geceligi olan kadin imgesi kadar soylu duygularimizi harekete geciren bir sey yok vallahi. Bu kadinimizin imgesi bogulsa oyle soylu bogulur, yuzse aman oyle metaforik yuzer ki ya siir yazasimiz, ya da bizim de soylu soylu bogulasimiz gelir.

    Bu kadinin kendisi hakkinda ise fikir ve duygu sahibi degilim.

    ReplyDelete
  33. ölümün estetik yüzünü görüyoruz burada. suyun altı ölüm, üstü yaşam ve suyun üzerinde hayata kontak yapan bir burun var. suyun altındaysa transa geçmiş bir güzel beden ki bizim dokunmak-seyretmek isteyeceğimiz kısım kesinlikle suyun altındaki kısım. sanki o asi burun da bağlı olduğu bedene uyum sağlasa her şey daha güzel olacakmış gibi...ya da bu sabah çok kötümserim:)
    kurallara uygun mu bilmiyorum ama foto bana direk bir şiiri çağrıştırdı, boş konuşmak yerine eklesem daha iyi olacak gibi...



    Âheste çek kürekleri, mehtâb uyanmasın,
    Bir âlemi hayâle dalan âb uyanmasın.

    Âğuş'u nev-bahâr'da, hâbîdedir cihân;
    Sürsün sabâh-ı haşr'e kadar, hâb uyanmasın.

    Dursun bu mûsikî-i semâvî içinde sâz,
    Leyl-i tarâb'da bir dahî mızrâb uyanmasın.

    Ey gül, sükûtâ varmayı emr-eyle bülbüle,
    Gülşen'de mest-ü zevk olan ahbâb uyanmasın.

    Değmez Kemâl, uyanmaya ikmâl-i ömr içün,
    Varsın bu uykudan dil-i bîtâb uyanmasın.

    ReplyDelete
  34. ne kadar derine ceksen de beni, nefes almaya var niyetim. karanliklara gomulurken bile bu dunyadan vazgecmeyecegim.

    ReplyDelete
  35. Üzerini çıkarma gereği bile duymadan sakincene kendini bırakıvermişlik ...Açığa doğru yüzdükçe, tüm yeryüzü sesleri senden uzaklaşır ve ohhh...kafa boşalır.Taa.. ki üşümeye başladığında kıyıya çıkma zorunluluğu doğana dek.

    ReplyDelete
  36. ölümle yaşam arasındaki ince çizgide karar verememenin rahtsızlıgını yasarkenki rahatlık

    ReplyDelete
  37. cok ilginc aslinda okudum butun yorumlari ve hemen herkes sozbirligi etmiscesine suyu olum ama huzur ve ustunu yasam ve fakat yasama tutunma olarak algilamis. Suyun icinde basladi hayat evrimcilere gore ve anne karninda suda yasadik uzun sure. Ustelik Hades'te karanlik bir sudan alip gotururmus yeraltindaki dunyasina. Ilginc aslinda hem korkarken isiksizliktan hem bu kadar cekmesi bizi bunun, huzur dolu olmasi...

    Araf Hali

    "...*Bu kurak cografya mi*
    koyuyor icime
    bu Kerbela halini
    yoksa
    kor belasi mi demeli
    basimda bela duran
    tuttugunu beceren
    bir kor gibi
    Demokles'in
    sallanan, tepemden asagi sarkitilan
    uyduruk uc kurusluk demirden kilici gibi
    icimdeki o terkedilmis
    Araf hali

    Bendeniz,
    iki camii arasinda binamaz
    kalan bir beyzade gibiyim
    hem hepsine sahip
    hem hicbirine
    ...
    ait...
    olamayan
    bir Beyzade...
    gibi

    Sah-u-zade Sabahattin
    sen soyle bari
    nereden girdi ki bu Araf hali icime

    yoksa icimdeki
    siir,
    ilham ve esenlik tanrisi
    Apollo mu guresiyor
    okultik,
    az bilinir bilimlerin de bilgisi ile gonenmis
    ve de Alfa dalgasi da
    tasiyan beynimin
    zaman zaman
    ama hala
    mavi isikli avrasi
    dunyasini,
    yaban dunyayi
    hala tam saramamis
    bilinmezleri ile dolu
    Pantheon'a da meydan okuyan
    cekismeli Aesir-Vanir kavgasinda

    herkesin iyi ve saglam diye
    bildigi Quetzalcoatl
    yilan Cortes cikti oysa altindan kaziyinca pulunu
    oysa kimbilirdi
    Tezcatlipoca yirtici bir kaplan gibi dovustu de
    var etti bugun senin bildigin evreni
    ki gazidir bu ugurda bir ayagi da eksiktir
    topallar arada ama toparlar
    simdi tepesinde alici kus gibi ucan iri bir Kartal
    ve o Kartal'in basina musallat ettigi yaban domuzu ile de ugrasiyor, cebellesiyor ustelik
    ustelik onun da var bir kartali ama agzinda var hala
    sakalindan adam sayilan sinsi yilan Cortes
    ki mesgul birakiliyor durmadan

    peki
    sari ise rengi coragin
    bu denizsiz
    lezzetsiz
    tuzsuz ve sussuz topragin
    benim auram yesil mi
    eder umutsuz ama
    "Aman sus!'lu
    sabun kopuklu
    bu bulasik dunyalari

    bilirsin ki sen
    severim ben yesili
    affedersin ki edepsizlik etmekte isem soylemekle de
    donuma kadar da yesildir
    icim disim
    ehh, onu da bilen bilir
    ya da soyle diyelim
    yesildi bir zamanlar
    ki ne zaman ki afise oldu
    bir garabetim daha
    yine avama
    enterne ettim yesili

    yesil; yaprak yaprak,
    kimil kimil
    canli.

    ben,
    damarli ellerimle
    insafsizca,
    damarli ellerinden
    sikica tutup yesili
    gizil bilimlerin insafina eyledim
    yesil...
    simdi Pluto'da bir nubulusun
    kara bir bulutun
    dahasi yagmurun ardinda gizli
    oysa degisimin rengi imis ya yesil
    pembe ise
    her daim
    gonlum sende,
    her daim neselidir
    kirmizi gulunse ali var

    oysa agac olmustum ben de bir zamanlar
    hep isimsiz
    cift numarali
    yine bozkirin ortasinda
    bir ormana yetimce birakilmis

    laf aramizda hala
    agac olurum ben
    hala,
    aslinda bazen
    hala isimsiz
    ve fakat artik
    ustelik de numarasiz
    yani artik yalani dolani da hic olmadan
    Ne zaman ki
    Persephone
    bahar gezmesine cikar
    nergizler acar yine kendini begendirmeye
    artik hic sakinmadan
    gecmiste olanlardan hic sikilmadan"

    Persophone olabilir mi acaba
    burada gordugumuz sevgili bayan
    Hem olumun hem yasamin kiyibasinda duran

    Deli Filozof

    ReplyDelete
  38. bildiğim birşeyi söylesen de artık bilmesem...tuttum nefesimi bekliyorum...bildiklerimden kurtulmak zorundayım kendimi bırakmadan önce...sen çekildiğimi sanıyorsun dibe ama ben gönüllüyüm bilmiyorsun...o son anın keyfine varıyorum ki ruhumu dışarda bırakmayayım...benimle gelsin diye içime çekiyorum öyle derin, sonrası gerçek bir teslimiyet ki...bu ancak tek başıma yapabilirim...

    ReplyDelete