14 April 2009

Ufak Ufak Başlayalım O Zaman!

İlk fotoğrafımız hemen aşağıda. Fotoğraf hakkında bildiğim her şey dört kelimeden ibaret: Leningrad Öncüleri - Viktor Bulla, 1937. Bu arada oyunumuzun ilk fotoğrafının kaynağı http://www.futuristika.org/ sitesidir.
Benden bu kadar. Gerisi sana kalmış. Güven bana, yazdıkça açılacaksın. (Eğer fotoğrafı daha büyük görmek istersen fotoğrafa tıklayabilirsin).
Düşüncelerini eklemek için ve başkalarının ne eklediğini görmek için, hemen fotoğrafın altındaki Yorum linkini kullanabilirsin. İstersen arkadaşlarını da oyuna davet edebilirsin.

Yarın görüşmek üzere.


26 comments:

  1. Dogmaci ve de faydaci egitimin kurbani olmus nesilleri dusundurdu bana bu fotograf. Egitiminin(!) hic bir noktasinda gercekten ne yapmak istedigini dusunebilmesine imkan verilmemis, hep belli kaliplara sokulmaya calisilmis, hic kendi olamamis bir suru cocuk. Suruden ayrilip etraftaki belirsizlik ormanina dalmaya da cesaretleri yok. Cunku simdiye kadar kat ettikleri yolu malesef basari farz edip aldaniyorlar ya da maddi ve manevi destekleri olmamasi onlari farkli olabilmekten ali koyuyor. Bir kacinda da bisiklet var, kendi kandiriyorsun e cocugum, zaten hep birlikte yuruyorsunuz. Baslarinda da sanki bu sonu belli olmayan uzunca cirpinmanin tum sorumlusu askeri uniforma beyinliler.

    Son 15 saatimi okulda gecirip eve yeni gelebildigimden olsa gerek boyle soylemelerim.

    ReplyDelete
  2. Ben burada eğitim kurbanlarından çok, çocuklardaki ve başlarındaki öğretmenleri olduğunu düşündüğüm kişilerde, inatla ve herşeye rağmen okula gideceklerini, eğitimlerine ve gelişmelerine devam edeceklerini ve gelecekten beklentileri olduğunu düşündüm. yüzlerindeki gaz maskesi, ellerindeki bayraklar ve sol taraftaki çocukların ellerindeki oyuncak tank, onların bu isteklerini kırmaya ve eğitim özgürlüklerini ellerinden almaya çalışanlara karşı bir savaşı sembolize ediyor bence. Her ne olursa olsun biz devam edeceğiz gibisinden.

    ReplyDelete
  3. ...belki havadan bir bombalı saldırı ya da kimyasal saldırı ..her şeye rağmen hayatın devam edişi...fotoğrafın solunda 2 çocuğun maket ya da oyuncak bomba arabasını gökyüzüne doğrultarak kahpe düşman al sana bizden de bir bomba der gibi onları ti ye almamaları..grubun önünde ortada duran trampetli çocuğun fotoğraftaki genel havaya biz her yere İzmir marşı ile gideriz der gibi tüm çocukların/yetişkinlerin sakin duruşları..evet her şeye rağmen hayat devam ediyor..

    ReplyDelete
  4. Bence bunlar Greenpeace'çilerin atası olan izci çocuklar. Dağ başını gerçekten duman almış, gümüş dere de kurşunileşmiş herhalde. Gerçek ya da değil, gökyüzündeki bulut/duman birikintisi bana pek naturel gelmedi, sanki bir amaca yönelik olarak rötuşlanmış. O yüzden hadi bu yürüyüşten dünyaya bir mesaj verelim, havayı, suyu, toprağı şu veya bu biçimde kirletmeyelim diye, kortejin önündekiler Leningrad Öncüleri olarak seçilip, ellerindeki maskeler de bu öncülere takılmış, maskeler bu kalabalık gruba yetmediği için arkadaki maskesizler de fotoğrafın derinlik veren figürasyonu olarak bu siyah-beyaz karede ölümsüzleşmişlerdir efendim.

    ReplyDelete
  5. Ben fotoğrafı gördüğümde, askerde, üniformayı ilk giydiğim gün aynı karşısında düşündüklerime benzer şeyler geldi aklıma: Savaşla ilgili kıyafetler, savunma amaçlı olanlarda dahil, çok çirkinleştiriyor insanları...Herkesi yaratığa çeviriyor.
    Dünyanın tüm modacıları savaşa karşı birleşin

    ReplyDelete
  6. Ilk gordugumde Lost'taki dharma ekibini hatirlatti bana, ve onde sagda (bisikletlinin yaninda solda) duran adam ayni 13.cuma'nin Jason'ini hatirlatti. Hastalikli bir grup diye dusundum. Cunku savas korkusu gibi bir ifade yerine coluk cocuk, korkutmadan alistirmali, savasi bekler,nasilsa bize birsey olmaz cesurlugunda cok hevesli bir tatbikat havasi varmis gibi hissettim. Oyun oldugu icin ve aklimiza ilk geleni yazmamiz gerektigini soyledigin icin aynen yazdim. "Savaşla ilgili kıyafetler, savunma amaçlı olanlarda dahil, çok çirkinleştiriyor insanları...Herkesi yaratığa çeviriyor" cumlene siddetle katiliyorum..

    ReplyDelete
  7. bir pink floyd sarkisinin klibi, ya da album kapagi gibi, carpici-aci-gercek-tuketilmeye hazir toplum ifadesine bakis. koyun misali baglanmis, ayni zamanda korkan yuzler. hepsinde maske, tekduzelestirilmis insanlar. tek yuz-tek bakis-tek ifade. dunya boyle bir yer (mi oldu)..

    ReplyDelete
  8. maskelerimizdir bizi birbirimize benzeten, dolayısıyla bizi "yok eden".
    bedeli ne kadar büyük olursa olsun ancak maskelerimizi çıkardığımızda dünyamız gerçek rengine kavuşacaktır.
    çünkü dünyanın asıl rengi, o renklerin çeşitliliğini sağlayan, onu yaratanlar "maskesiz" insanlardır.

    ReplyDelete
  9. the nightmare before christmas - tim burton - danny elfman
    saygılar :)

    ReplyDelete
  10. Annane ve torun arasında geçer sohbet.

    T: Annane hani annem teyzem anlatır, onlar ilkokulda Keşan'dayken Amerikan yardımı gelirmiş okula. Neydiki onlar?

    A: Süt tozu, yağ..

    T: Naaparladı ki onlarla? Süt tozunu suyla karıştırıp, ekmeklerine sürdükleri yağı mı yerlerdi süt(?)le?

    A: Zahir... Ailelere de verirdi okul, biz de onlarla kek kurabiye yapardık..

    T: Hımmmm..

    A: Neden sordunki şimdi bunları.. Nerden aklına geldi?

    T: Hiiiiiiiç... Bi fotoğraf gördümde..

    ReplyDelete
  11. O kadar çoktuk ki aslında yoktuk. Sadece bir parça huzura muhtaçtık. Belki biraz da sevgiye açtık. Burada barış için toplandık. Çoğaldık. O kadar kalabalıktık ki aslında yalnızdık. Yüzlerimizi sakladık. Ama yüreklerimizi açtık. Bir yudum nefes için. Çırpındık. Gözünüzün ta içine bakıp sessiz çığlıklar attık. Biz ancak bunu yapabildik. Çünkü masumduk. Savaşa inat. Size inat...

    ReplyDelete
  12. ilk bakışta ürkütücü, sonrasında huzursuz ve rahatsız edici.Neden peki? Ordu gibi gözüküp savaşı anımsatması mı, çocukların savaşın bir öğesi gibi görünmesi mi, 'eğitim' dediğimiz şeyin vehameti mi yoksa gaz maskeleri mi can sıkıcı olan? Hepsine karnaval maskeleri giydirseydik de aynı derecede rahatsız olur muydum? Yoksa sorun "aynı" olmakla mı ilgili? Acaba biz de bu 'aynı'lık içinde her gün kendi maskelerimizi mi giyiyoruz suratımıza farklı olmak adına...

    ReplyDelete
  13. Hepsinin öldüğünü varsayınca...sesleri var hala,kalan,bozulmayan. Ölüm de aynı,ölüm çığlıkları da. Bir resim anca bu kadar sesli olabilir. Duymuyoruz o başka...

    ReplyDelete
  14. Hepsinin öldüğünü bilmek seslerinin de öldüğü anlamına mı gelir? Ölüm aynı,çığlıklar aynı. Duymayan biziz hala...

    ReplyDelete
  15. Dünden bir kare ama bugün için bağlantısını oluşturduğumuzda belleği zorlamağa bile gerek yok sanırım. Mekanlar ve teknolojiler dışında değişmeyen tek şey savaşlar ve yıkımlar maalesef. Fotoğrafta, savaş öncesi hazırlıkların bir parçası olan gaz maskeleri kullanma eğitimine baktığımda ; aletin kullanım amacının farklılığı göze çarpıyor .Zira artık her muhalif koşulda kullanıma hazır olan gaz çeşitlerini teneffüs edenler ile aleti kullanma özgürlüğüne sahip olanlar sıkcana biraradalık yaşadığından fotoğraf pek yabancı değil . Çok şey yazılabilecek görüntü ,ama dün ile bugün arasında bana böylesi bir köprü kurdurmasını sağladığı için çeken ve yayımlayana teşekkürler.

    ReplyDelete
  16. Ben bu fotografa, çok fazla serbest çağrışımla giremiyorum. Leningrad öncüleri adı, tarihin 1937 oluşu ve insanların başları dik duruşu direnci hatırlatıyor bana. aç bilaç insanların şehirlerini Nazilerden savunmasını düşünüyorum. tarih 1937, daha 2. dünya savaşı başlamamış. ama, bir takım öngörülü insanlar, çocukları ülkelerinin kaderi için eğitmekteler. dün, bugün ve yarın çocukların acı bir kaderi bu aslında. kolayca kıvrılabilen düşünceler, adapte edilebilen beyinler ve ellerine silah tutuşturuluveren çocuklar. yalnız, bu fotograf bende, az önce yazdığım cümlelerdeki olumsuz havayı vermiyor. direnmek dedim. güçlü bir direnmenin izlerini görüyorum ben bu fotografta. ayakları üzerinde dimdik duran eğitmenler ve onların belil bir amaç için yetiştirdiği, objektife gözlerini kaçırmadan, hepsinin yüzünde maske olsa da dik dik baktıklarını tahmin ettiğim çocuklar. fotografın adının, leningrad savunması sonrası konup konmadığını çok merak ediyorum. eğer 1937 yılında, çekilir çekilmez bu isim verildiyse ilginç olmuş.

    ReplyDelete
  17. Benim aklıma Yaşar Kurt'un "Haydi Erkekler Savaşa" adlı şarkısı geldi..

    Bombalar düşüyor,aldırma maskeni tak!
    Sığınaklar güvenli,aldırma yaşamana bak!

    ReplyDelete
  18. umutsuzluk hos karsilanmayacak biliyorum, ama insanligin "kotuluk" karsisinda direnisine dair her eylem, bu fotograftaki gibi, sansi varsa bir fotografta donup kalacak, sonraki kusaklarin binlerce kez tekrarlanan inanc ve duygularini ayaklandirma rolunu oynayacak. sonrasi hep ayni. senin sesini duyar gibiyim altan: sistem bunu yapmak istiyor zaten, kendini yalniz ve umutsuz hissetmeni. ama bak, sen varsin, ben varim, ali var, ettik 3. demek ki yalniz degiliz...
    su siralar, karsima cikan fotograflarin neden icimdekileri ayaklandirmayi basaramadigini sorguluyorum...
    fotograftaki cocuklardan biri olmak istiyorum...

    ReplyDelete
  19. küçük haliyle fotoğrafı ilk gördüğümde aklıma "V for Vendetta" filmi geldi.
    maskeleri takınca herkesin derdi aynı.

    ReplyDelete
  20. Ben kısaca bakıp aklıma ilk geleni degil de uzunca bakıp aklıma gelen mısraları yazayım,

    o çocuklar büyüyecek
    o çocuklar büyüyecek
    o çocuklar...

    bilmezlikten gelme ahmet abi
    umudu dürt
    umutsuzlugu yatıştır..

    ReplyDelete
  21. Ucak yolculuklarindan evvel gosterilen guvenlik onlemleri filmini izlerken ortalama yolcunun gosterdigi ortalama ozen ve metanet ayni bu fotograftaki donuk ozen ve metanete benziyor. O oksijen maskelerinin nasil olsa kafamiza dusmeyecegine, bizim de onlari once kendi boynumuza, sonra cocuklarimizin boynuna gecirip metanetle hava basincinin onceki haline gelmesini beklememize gerek kalmayacagina duydugumuz ortalama guven olmaksizin feristahi gelse o ucaga adimimizi atmayiz zaten. Insansoyu savasa metanetlerin en isabetsiziyle yaklasiyor, devletlerin pek gururlandiklari savas aletleri sonra bizi ancak yere cakilmis bir ucakta kafamiza dusen oksijen maskeleri kadar koruyor...

    ReplyDelete
  22. 1 Mayıs 2008 günü taksime giden yollarda sıkça karşılaşılan sahnelerden...

    ReplyDelete
  23. bay presidınt'ı uğurlama töreni sonrası bir kare bu...
    bay presidınt'ın daha önceki ziyaretlerinden tecrübeli çoğunluğu öğrencilerden oluşan yerel halk, bay presidınt'ın varlığının ve getirdiği 'demokrasi'nin, 'özgürlük'ün, 'medeniyet'in bıraktığı kokuya nasıl dayanabileceklerini artık biliyorlar.
    burnuna kötü kokular geldiğinde ne yapacağını bilemiyorsan, bari burnuna kötü kokular gelmesin de rahatsız olma!

    ReplyDelete
  24. İnsan ne yaptıysa kendine yapmış. Kendini esir etmiş, kendi hapishanesini yaratmış zihninde. Daha fazlasını istemiş. Göremediği sevgiyi öfkesine taşımış. Bir gün belki bizi biri kurtarır, başka bir dünya vardır belki diye avutmuş kendini. Dışarı çıkmak, özgür olmak duygusuyla gün saymış. Bir gün cennete gidicem demiş umudunu koruyarak. Görememişki aslında cennetteymiş , cennet insanın özünde, kalbinde ve sevgisindeymiş.. İnsan kendine yenilmiş, başı öne düşmüş. Ve sonra tekrar yeniden doğmuş ..

    ReplyDelete
  25. bu insanlar geleceklerini görmeye çalışıyor. mahşeri bir kalabalık değil bu mahşerin bizatihi kendisi ve geleceklerini görmekten kastım da "şimdi ne olacak?" ya da "şimdi ne yapacaklar bize?" maskeleri başlarına geleceğin gelmiş olanlardan daha iyi olmayacağını fısıldıyor gibi...
    % 100 edilgen bir bekleyiş, çaresizliğin tevekküle, mağdurluğun masumluğa dönüştüğü an.

    ReplyDelete
  26. Ozdemir Asaf'tan

    "Iste Leningrad
    Aylar boyunca
    Almanlara karsi koyunca
    Ya Ozgurluk ya Olum diyerek
    Supurge tohumu ve fare yiyerek
    Ozgurlugu de olumu de tatmis
    Ne var ki Yaradan
    Kizlarini yine de burnu kalkik yaratmis"

    Konya'da eski Nukleer Biyolojik Kimyasal savas okulu olan simdinin personel okulunda normal askeri kiyefetin ustune bir de hava-su gecirmez ozel NBC kiyafeti giyip (illa merakliyim ya atlayacagim sonucta) kafamda gaz maskesi iyice sicaklamis halde kisim kisim dolasmistim uzaktan komutanlarla beraber... Ha yaratiga benzemismiydim evet keyif almismiydim bundan ona da evet. Niye, galiba her halukarda Samsa'yiz ondan ve de farkindayim bunun Gulhane parkinda bocek oldugumuzun. Nihilist miyim peki, bir zamanlar Amerika ama artik yarim birakmiyorum mutsuzlugumu ve de mutluyum gayet de inatle hem de dibine kadar.

    ReplyDelete