24 April 2009

Nazar Değmesi

Ve karşınızda Dali!

12 comments:

  1. ..çocukken, özellikle evde bir yere normal standartında oturduğum pek bi nadirdi..Ya sol arkadaki kadın gibi bacaklar ne kadar havaya ve dik duracak ya da Dali' nin masa yaptığı kadın gibi ne kadar uzun öyle kalabilirim diye kendimle yarışırdım...şimdi de pek büyüdüğüm söylenemez...:)

    ReplyDelete
  2. yasama (aks)esuar kacmis insanlar vardir.kendini dekor(e) etmis insanlar vardir----birden tenime dokundum :bir metal ,bir metal... hic kilit kokusu aldiginiz oldumu kendinizden.irkildim.sakin devam etmeyin en nefret ettigim espridir anahtarin nerde peki sorusu----cogu zaman (aks)esuar ve de(kor) birbirini karsilamaz.ak(i)s, aksesuarda aksesuarlasirsa, kor-u dekorize etmek mumkunlesir. kelimenin cehennemine inmek boyle bir sey --ben de senin canim-- Dali`den kalma bir delilik.hem sonra amortisman kavrami ile aksesuar ve dekora yaklasim getirmek bana hic etik gelmez.asinma katsayisini hep esyanin tabiatiyla alakalandirmayi mantikladim ben.dusun ki karakter cogu zaman aksesuardir.(iyiki hala!!!!)esyalastigini dusunsene karakterin!?!?butun olculer sahibini kayirir unutmadan soylemek lazim esyalasma evriminde.hatta hatta cogu asksal bir dekor icerisinde sevmeli,emmeli,gommeli(evet haklisiniz.kendim ele verdim. sanirim sevismeyi esyaya kaptirdik.o sozsuz fantezilerinizle seks hayatinizi zenginlestirin terapilerinden vucudumuzun haz haritasini yarattik )ona bir ekonomi gelistirmek mumkun yani.!!!!sevisme ekonomisi!!!!uzmanlik bile yaratilabilir.yok yok bu tahrige devam etmeyecegim silkindim.biz aksesuarin ve dekorun sus olmadigi bir kulturden geliriz.farkinda bile degildik aksesuar aksesuar,dekor dekor tasidigimiz yanlarimizin.onlari buralarda muzeliyorlar yahu.-masumiyet muzesi-ve doga tekrar kendini kesefedecek baslangic durumuna hassas bagimlilik!!!
    YASAMA AKSESUAR KACMIS INSANLAR VARDIR.metin ile ilgili deger yargilari okuyucunun sorumlulugundadir!!!!!

    ReplyDelete
  3. Sınırların ötesinde, alışılmışın dışında düşünen bir zihnin için alışılagelmiş anlamlar ve işlevler önemini yitirir. Her şey yeni bir anlam ve işlev kazanır bu insanlar için. Daha iyi nasıl somutlaştırılırdı ki...

    ReplyDelete
  4. Fotoğraf beni tamamen Dali ne anlatmak istemiş, nasıl biriydi acaba, gerçekten deli miydi? sorularını aklıma getirdi. Deli değil de, monotonluktan sıkılan, hayal gücü geniş bir adam gibi gelmiştir bana Dali. Bu bir tahmin tabi. Yaptığı herşey herkesinkinden farklı olmalıymış gibi.. Kendine yer açmış belkide, kendi dünyasında. Aralarda birer mola gibi. Enerjisini ve tepkisini akıtmış, zararlı bir yönde değil de sanki, sanatına ve görüntülere. Buradan kendime göre birşey çıkarabilirim ama o ne anlatmak istemiş acaba diye merak ettim doğrusu. Bende Dali kimdi, nasıl bir hayatı olmuştu merakı ve literatüre bakma ihtiyacı uyandırdı fotoğraf ..

    ReplyDelete
  5. Bu, açıkça görüldüğü üzere kurgulanmış bir fotoğraf: Kadın bedenleriyle dekore edilmiş bir çalışma odasında Deli Dali –gerçeküstücü sanatçı- ciddiyetle çalışmakta. Ama ben Dali ile ilgili şöyle bir hikaye de duydum: Bir gün bir fotoğrafçı Dali’nin fotoğraflarını çekmek (ve sanırım röportaj yapmak) için evine gitmiş. Salonda Dali’nin gelmesini bekliyor. Odalardan birinin kapısı açılmış ve içerden gerçek, canlı bir kaplan çıkmış. Tüm ihtişamı ve aldırışsızlığıyla... Ama bu hınzırlığa gülümsenir değil mi? Belki sadece ilgi çekmek, şaşırtmak, eğlenmek, ününe ün katmak için yaptı. Yine de adam evinde kaplanla yaşıyor, hakkını vermek gerek.

    Bu delilik, bu yıkıp yeniden yapmacılık, sıradışı olmak sanatçıların hakkı mı yalnızca? Bizi yalnızlaştırmanın ötesine geçmez mi? Kendin olmanın ve içinden geldiği gibi davranmanın bedeli ne sözgelimi? (Sanki bilmiyormuşum gibi sordum).

    Bir de çocukların hakkı belki. Yaratıcı bir yorum yapmak istediğimizde çocukluğumuzdan referans almamız da bu yüzden olsa gerek.

    Çocukluğumu ben de çok sık hatırlıyorum. Yerleşmiş, kalıplaşmış, yeniden sorgulanması artık anlamsız hale getirilmiş değer yargılarından uzakta; yanlış yapma hakkımızın olduğu güzel günler... Şimdi boş işler diyecekleri, oyun kavramının hayatımızın en temelini oluşturduğu zamanlar... Çocukluğumuz da aklımızda kaldığı gibi güllük gülistanlık değildi ama. En çok müdehaleye, yola getirilmeye maruz kaldığımız, “normal” olmak için baskı gördüğümüz, üstelik direnme gücümüzün de en zayıf olduğu zamanlar. Yok aileme de kızmıyorum, başka türlü insan çocuğunu nasıl koruyabilirdi ki?!

    ReplyDelete
  6. Dedem gençliğinde çok çapkınmış.
    Ucu yukarı dogru bükülmüş bıyıklarının altından bir gülümsemesi var mış ki kadınların yanakları al al olurmuş. Hatlı minübüslerde şöförlük yapmış uzunca bir süre. Sabah işe giden kadınlar münibüsün ön koltuğuna oturabilmek için hararetli bir uğraş içine girerlermiş dedemi görünce. O zaman yollar bozukmuş tabi. Bizimki minübüsü hoplata hoplata sürerken kadınların da yüreğinin hopladığını görür gibi olmuşumdur hep.
    Bir sır vereyim mi? Biraz önce ziyaret ettim onu. Kadınlarla fazla mücadele etmem gerekmedi. Çünkü minübüsün en arka koltuğuna oturmak yetecekti bana. Yukarı doğru kıvrılmış bıyıklarının altından gülümseyeceği yaştaydım ve ben elden ele parayı uzatırken öyle masmavi gözleriyle baktı bir süre dikiz aynasından. Gözlerinde yanıp sönen iki deniz feneri olduğuna yemin edebilirdim ve kıvrılmış bıyıklarının altından gelen sesini duyduğumda heyt be diyip boynuna sarılasım geldiysede yapmadım.
    "Evlat, senin paran bu minübüste geçmez. İneceğin durağı söyle de varacağın yere geciktirmeyelim... Ha bide inerken horozlu şekerini unutma, hala sevdiğini biliyorum."

    dilara

    ReplyDelete
  7. Prototip oluşturmaya zamanı olmamış olsa gerek.. Projesi için antropometrik denemeler yapmakta sevgili Dali..
    Zira bu tarz mobilya çalışmaları mevcuttur...

    ReplyDelete
  8. karışık bir beyne sahip olan bir insanın karışık portresi.resimlerindeki karmaşayı çekilen fotoğraflarına da yansıttırmış fotoğrafçıya.hoş hoş hoş

    ReplyDelete
  9. Plan bağımlısıyım. Gün boyu eşyayı ölçüyorum, fikriyatı biçiyorum, insanları hesaplıyorum. Maalesef planımı öyle ciddiye alıyorum ki eşya, insan, ve fikriyatın kendi hayatları olduğunu unutuyorum çoğu zaman.

    ReplyDelete
  10. aklima hep sinekler geliyor... guncesinde, yuzunde gezinen sinekleri anlatiyordu, meditasyon yapar gibi onlarin dokunuslarini yorumluyordu...

    ReplyDelete
  11. bir çember...her defasında aynı noktaya gelip tekrar tekrar yeni arayışlar içinde olan sanat ve sanatçının yaratımları ;sürrealizm,minimanilizm,klasisizm,izm..izm..izm. Sıkışmışlık ve çıkışsızlıktaki yaratıcılıklar ve izm...ler.

    ReplyDelete
  12. Gala'sini kiskandigim ender rakiplerimden biri. Daha deli oldugumu ondan, bir gun gosterebilicek miyim butun dunyaya? Ben ve bazi insanlar biliyor belki ama daha fazla serbesti istiyorum ve o durumda daha fazla serbesti olur eger herkes bilirse deli filozofu. Tutuklanma vs tehlikeleri olmadan serbestce delirmek istiyorum iste. Deliyim belki ama filozof kismi aptal degil :)

    ReplyDelete